gözlemim şudur efenim: türkiye ve meksika gibi geri kalmış ülkelerde, olayın tamamen esas olan ile esas kız arasında geçtiği, mutlak iyilerin ve kötülerin buna göre şekillendiği, fanatik taraftarlığı ve taraf tutmayı, dolayısıyla ilkesizliği öğreten diziler yapılırken, yabancı dizilerde mutlaklık yerine daha ara renklerin yer aldığı, esas oğlan-esas kızdan ziyade daha geniş bir olay örüntüsüne sahip, karakterler esas oğlanı tanıdığı için değil, bizzat öyle olduğu için iyi ya da kötü, ama iyi ya da kötü olmaktan da ziyade "kendi hayatına sahip" karakterlerin yansıtıldığı diziler yapılmaktadır.
türk dizilerinde karakterlerin hepsinin tek gayesi -biçilen role göre- esas oğlanın-kızın mutluluğu ya da mutsuzluğu iken, yabancı dizilerde esas oğlanı-kızı etkileyen olaylar herkes kendi hayatını yaşamaya çalışırken ortaya çıkmakta. yani yabancı dizilerde keskin bir bireycilik, türk dizilerde keskin bir önem hiyerarşisi vurgulanmakta.