günün hikayesi

entry18 galeri
    5.
  1. makyajını sil, gövdeni zemine yasla, uzan ve uyut gözlerini, içindekileri...

    kapıyı kapattı. hiç de sert değildi hamlesi. üzerindeki ağırlık, ellerindeki zayıflık ve unuttuğunu sanma hissi salladı cüssesini. masayı tuttu zor bela bir hareketle. oturdu sandalyeye. "kusursuz bir hayat yok" dedi. dinledi sesinin odalardaki gezintisini. bir kılıcı olsaydı eğer ilk kime saplamak isterdi ki. ilk kimin ...yüzündeki acıyı seyredip huzur bulabilirdi. Huzur acıyla mı geliyordu! acı huzurun içinde gizli bir özne miydi? dokunmayı sevmek, dokunmayı alışkanlık edinmek, dokunmadan duramamak! her şey dokunduğunun dokunulmazlık kazanmasının ardından felakete dönüşüyordu. kısa, basit, anlaşılır bir hesap. tıpkı 2 kere 2'nin 4 etmesi gibi! alışıyordun bir tenin yumuşaklığına, iyi oluyordu, o zamanlarda güneşi başka seviyordun, sabahı başka! ve hep iyi gelecek sanıyordun. oysa sanılar, daha çok doğru getirmiyordu sonunda! neyin sabahı ve güneş olsa ne, olmasa ne! çöyle karşılanıyordu sonraki bütün sabahlar.

    Mutfağa girdi. çay demledi, küçük cam bardağa doldurdu çayını, oturdu mutfaktaki taburenin üzerine. kadının yaşı çok değildi. üniversiteyi yeni bitirmiş, kadınlığa yeni başlamış, mesleği unutmaya çalışmak olan, başka da bir şey yapamayan, yapmak isteyen, ağladığında kimsenin duymadığı bir yerde yaşamaya çalışan biriydi.

    ört gözlerini,
    sevme beni daha fazla.
    buralar kuruyor.
    kalmıyor sevgi,
    eriyorum!

    koşar adımlarla sokağa attı kendini. bir bakkalın önünden geçti, kırmızı ışık yandı, durdu. tekrar koştu. terledi. denize nazır kafede oturdu. bir adam geldi yanına, tanıştı. gece onunla kaldı. sabah oldu.

    artık sabah değil olan,
    başka bir şey o!

    unuttum sandı bir gün de olsa!

    bu aralar çok uzadı, kestirme bir aşk arıyorum!dedi...
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük