bunca yıllık hukukumuza dayanarak sana philip morris yerine philip demeyi daha uygun gördüm. bundan tam 5 yıl önceydi. aylak aylak gezip esrar ve uyuşturucu hap kullanılan dönemin devamında bir işe girdim. işteyken de bu alışkanlıklarıma devam ettim. baktım olacak gibi değil, işte kullanım için ağır olan bu maddelerin yerini sigarayla doldurabilirim diye düşündüm ve koştum bir paket winston aldım. içmeyi beceremeyip dört dal sigarayı ziyan ettikten sonra gittiğim müşterinin bir dal murattısı sayesinde senle tanışmıştık. ama ne tanışma? psikolojik boyutunun da etkisiyle bir baş dönmesi ki paha biçilemez. sırf o keyif piç olmasın diye kağıthaneden şişliye yürüyerek gelmiştim. tabi müşteriden çıkar çıkmaz aldığım murattı sayesinde arkadaşlığımız hızlı bir aşama kaydetti eve gelene kadar. o kadar etkileyiciydi ki yaşadıklarım, eve gelince esrar bile içmedim. ilerleyen günlerde ise cigara sırası gelene kadar sigara içtim. ikinci günden itibaren günde iki bazen de üç paketle devam etti bu sevişmelerimiz 5 yıl boyunca. tabii ben ilerleyen dönemlerde önce hap kullanmayı sonra da esrar içmeyi tek seferde hiç zorlanmadan bıraktım. ilk günkü etkileri olmasa da murattıyı bırakma fikri aklımın ucundan bile geçmiyordu.çünkü benim için iş arkadaşlarım ve müşterilerin yanında statü sembolüydü o. sıçtığımın statüsü. son 7-8 ay içinde ise bitkisel haplardan tut mora terapiye kadar; dvdlerden tut kitaplara kadar onlarca yol denedim ama üç saatten fazla sürmedi hiçbir ayrılığımız. halbuki neden ayrılmak istiyordum ki? her içime çekişimde zevk alıyordum, ayrı kalınca düşünmek bile haz veriyordu, iftarlar daha bir anlamlı oluyordu, sözde sıkıntılarımı bertaraf ediyordum. sonra güzel de(!) anılarımız vardı. mesela senle çok çok fazla birlikte olmamız yüzünden sosyal ortamlardan kopuşum ve okullarda sırf sen ve sosyal çevren kokuyorsunuz diye montumun kapı dışına ve ya cam dışına asılması az iğrenç şeyler değildi.
evet her şey çok iyi gidiyordu ama düşününce bunun mutlu bir beraberlik değil aslında bir savaş olduğunu anladım. kazanacak tarafın belli olduğu bir savaş. evet yine canım çekiyor ama artık irademe hakimim ve kurtulabileceğime gittikçe fazla inanmaya başladım. oysa daha sadece bir günüm geçti murattısız. onsuz geçirdiğim bir gün bile iyi mi kötü mü bilmem ama kendimi bu alanda kullanan insanlardan üstün görmeme yetti. yine çok arzuluyorum ama dedim ya düşündükçe daha fazla inanmaya başladım artık. buda güç veriyor insana.
bi de sen bir yahudi türkmüşsün duyduğuma göre. değil sadece türk olmak babamın oğlu da olsan skime kadar yolun var.
neden böyle duygusal triplere girdin, senden salak kimler var diyecek olursan; ben seni gerçekten çok seviyordum. bir yandan seviniyorum ama bir yandan çok koyuyor bu ayrılık.