--spoiler--
Bu deneyin kitaba uygun olabilmesi için double- blinded prosedürüne uyulması gerekir ve bu kurala katı biçimde uyulmuştur. Tam anlamıyla rastgele seçilen hastalar belirlenir. ilk grup denek grubu( dua edilen) diğeri ise kontrol grubu olarak belirlenir ( dua edilmeyenler). Ne hastalar, ne doktorlar, ne de hasta bakıcılar ne de denekler hangi hastalara dua edileceğini ya da hangilerinin kontrol üyesi olduğu bilinmez. Ancak deneysel duayı edenlerin her kim için dua ederlerse isimlerini bilmeleri gerekir; aksi takdirde, belirlenen kişiler haricindeki ilgisiz kişiler için dua etmenin ne anlamı olurdu? Ancak duacılara hastaların yalnızca ön isim ve soyadının ilk harflerini vermek yeterlidir. Görünüşe göre bu sayede Tanrı doğru hastane yatağının yerini tam olarak saptayabilecekti.
--spoiler--
dua deneyine tanrı yanılgısı kitabında yer vererek bilimsel bilgi konusunda ne kadar hassas(!) olduğunu gösteren ünlü ateist yazardır.
sosyal bilimlerden ve din psikolojisinden az çok anlayan insanlar için bu deneyin zayıf bir deney olduğunu söylemek tutarsızlık olmayacaktır. tabiki kendisi esasen bir sosyal bilimci olmadığı için bu tür bir hataya düşmüş olabilir. duanın samimiyet olduğu, hiç tanımadığı bir insana dua etmenin ne kadar mekanik olacağı, dua eden kişinin tanrı ile ilişkisinin ne düzeyde olduğu bilinemeyecek insanlar üzerinden dua gibi bir olgu hakkında çok büyük çıkarsamalar yapmak bilimsellikle yeterince bağdaşmayacaktır.
zaten dawkins'in evrim teorisi hakkında kayda değer çok önemli çalışmalarının bulunmuş olması ile birlikte tanrının bilimle kanıtlanması yada yanlışlanması iddiası gibi temel bir bilimsel bilgi ile ilgili algı çelişkisi vardır. bilimsel çalışmalarını ve bilim adamı kimliğini ön planda tutarak, yabancı olduğu sosyal bilimlerle ilgili çıkarımlarını ve kendi felsefi görüşlerini de ekleyip ideolojik bir şekilde ateizm savunuculuğu yapması bilim adamı kimliğini zedelemiştir bence.
bu kitabı büyük bir sevinçle karşılayan ateist çevreler bilimsel çalışmaları ve sonuna eklenmiş yorumları birarada değerlendirerek tanrının olamayacağını gibi felsefi bir çıkarımda bulunmuşlar ama asıl can alıcı nokta olarak bunu mutlak bilimsel gerçeklikmiş gibi ideolojik savunma içerisine girmişlerdir.
