sürekli bocalayan fahişe bir ruh. istek yok. heves yok. hiç, yok' dan iyidir. belki. belki?
tanrı üzerime yapışmıyor, potluk yapıyor, kitsch dutuyor. neden bilmem. hepsi sürreel bir şaka. öyle ağır ki kaldıramıyorum. bir zaman hatası ve ağır aksak terennümler. kakofonik bilincin süregiden, akortsuz kürdili hicazkar bir yıkımı. kurşuni renkler loopu. hep bir şeyi bekleyerek. cennetten düşerek. yastığımı kemirerek. o ki biraz kan, biraz şaraptan mürekkep...
rölatif bir oyun daha. bir daha. üstelik oydu. kayıp parça. peki ederi nedir ki? ah selim ışık olsaydı ne derdi bu duruma? belki de ben, yeni kadastrocu, şatoya varmaya çalışan. ya da üç günlük o meşhur işkenceden sonra malum suyu beklerken ağzına bir avuç kum dolan meczup. ve endülüs sıcağının bağrında bağırır bir garip vecd ile; tritando de frio...
hem genç hem yaşlı bir beden. mümkün mü? elbette. elbette. sanki içmişim hayatı ve sadece izliyorum filmin sonunu ağzından kaçırma(ma)ya çalışarak. öyle kötü bitti ki son pelikül. 16 lık genç fahişenin kırmızı gül patelini anımsayarak 'one day' ile ıslak bir uyku uyurken bilinemezdi tabi tüm bunlar. ya da hayatındaki en büyük kertenkelenin sert kabuğundaki soluk renkleri anlamlandıramazken çok şey sunacak gibiydi hayat. oysa hepimiz aynı dibi delik teknede oyalanıyoruz.
---
süsle, beze, lokum gibi koy karşımıza,
esmeri de, beyazı da, pembesi de,
baştan çıkar, yerlere ser bizi, öldür,
sonra çevir dört yanımızı bir sürü yasakla,
ona bakma, şuna bakma, buna bakma,
dolu tası eğri tut, ama içindekini dökme...
---
2000 yılın ağır nevrozu. eklenen psikosomatik etkiler. semptom? siktiğim semptomu bir de. evet. hayır! doğru anlatmadım aslında hiç bir şeyi. uzaya akan bu boşluğu dolduramadım yine. anımsayamadığım bir rüyanın doldurulmuş boşlukları hepsi. evet bu.
patetik. evet doğru kelime bu. yakışıyor hem. ağır aksak semai de binilen dört kollu da yakışıyor. ben eminim. en azından kendimden olduğum kadar.
bir de tabi arzu tramvayından geçerken duyduğum fısıltı;
ve selznick uyudu. başka ne yapabilirdi ki? her tarafa karanlık ve çamur. yüzünde bir maske. ne çok yapışkan, ne de çıkarması kolay. ve selznick uyudu. bir de iyi yanından bakalım. selznick uyudu.