laiklik, bizde, din işleriyle devlet işlerinin ayrılması gibi, sözcüğün kök anlamında, sistemin uygulanışında da bulunmayan anlamla açıklanır olmuştur hep. doğrusu aranırsa, bu basitliğin nedeni korkudur. laiklik konusu her açılışta "dinsizlik değildir" sözünün söylenmesi bunu gösteriyor. niyazi berkestürkiye'de çağdaşlaşma isimli büyük, özgün yapıtında bunu şöyle açıklıyor:
"sorun sadece din-devlet ayrımı davası olmaktan daha geniş bir davadır ki, buna en uygun terim olarak çağdaşlaşma terimini daha yerinde buluyoruz. batı'nın bir kesiminde fransızcadan gelen laicisme'e eş olarak kullanılp türkçeye girmemiş olan başka bir sözcük, secularism sözcüğü bu çağdaşlaşma sözcüğüne hem anlam, hem köken açısından daha yakındır, hatta onun tam karşılığıdır. laicisme sözcüğü katolik hristiyanlığın yayıldığı halkların dilinde, özellikle fransızcada kullanılır ve kökenine bakılırsa "halksallaştırma" demektir. çünkü kaynağı olan eski ve hristiyanlık öncesi grekçedeki klericus, yani din adamları dışında kalan kişiler için kullanıldı."
"katolik hristiyanlığın dışındaki hristiyanlığın yayıldığı yerlerde, özellikle protestanlığın etkisi altında olan ingilizce ve almancada kullanılan terimin kökeni grekçeden değil, latinceden gelmedir. bu köken de zamanla değişikliğe uğrayarak şimdiki anlamını almıştır. aslında sözcük, saeculum sözcüğü 'çağ' anlamına gelir ki arapçada bulunan karşılığı olan asr sözcüğü son zamanlara kadar türkçede asır olarak kullanılırdı... ziya gökalp, terimi 'muasırlaşmak' biçiminde almıştır."