vahdettin hain miydi sorunsalı

entry92 galeri
    38.
  1. merhaba önyargılı sözlüğümün sıradan okuru veya yazarı. her zaman yaptığım gibi kendimi ve amacımı tanıtıyım ki sonrasında başlığı okuyup doğrudan oylama işlemine geçmeyiniz.

    amacım bugün tarihte gizlenen ve bizlere anlatılmayan olayları anlatmakla beraber aynı zamanda da günümüzde tarihi çeşitli kaygılarla saptıran kimseleri başarısız kılmaktır.

    vahdettin son osmanlı padişahıdır. ve bu kişi belki de en talihsiz padişahtır. kendisi hakkındaki öğrenilmesi gerekenleri sizlere çeşitli başlıklarla sunuyorum.

    1- vahdettin'in amerikan başkanına yazdığı mektup
    2- vahdettin'in serv antlaşmasında imzası yoktur yalanı
    3- vahdettin'in ingilizlerle imzaladığı gizli antlaşma
    4- vahdettin'in savaş kazanıldıktan sonra ingilizlerden kaçış için yardım istemesi

    vahdettin'in hainliği konusunda anlatılabilecek çok şey vardır. atatürk'e kurduğu komplo gibi ancak bu yazıda en can alıcı olan konular kısa ve öz şekilde anlatılmaya çalışılacaktır.

    1- vahdettin'in amerikan başkanına yazdığı mektup:

    --spoiler--
    "Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mösyo Coolidge Cenablarına

    Siyasi olayların ve gelişmelerin tüm iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı
    Saltanat merkezimi geçici bir süre için terk etmek zorunda kaldığımı
    biliyorsunuz. Bu konuda ayrıntılı bilgi sunmayı gereksiz görüyorum.

    Bu süresiz uzaklaşmanın, babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilafet
    makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara meclisi gibi bir
    isyancı fitnenin bu konuda alacağı tüm kararların geçersiz olacağını
    bildiririm. Şöyle ki;

    islam Hilafetinin Osmanlı Saltanatı'ndan soyutlanması ve ayrılması ve
    Hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık
    askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen
    zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş-altı milyonluk
    Türk kavminin yetki alanı içinde değildir.

    Bu ancak tüm islam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin
    toplanması ve tüm din bilginlerinin ortak kararı ile çözümlenecek büyük bir
    evrensel sorundur. islam bilginlerinin bildiği üzere şeriata aykırı kararlar
    herhangi makamdan olursa olsun sonuçsuz kalmaya mahkumdur.

    Bundan başka bu durumun, içinde bulunulan koşullarda islam dünyasında
    sonuçları pek vahim olabilecek büyük bir heyecana yol açacaktır.. Ayrıca
    gelişmiş ülkelerin iç güvenliklerine de büyük bir etki yapacaktır.

    Hanedanımın ileri gelenleri aleyhinde Ankara meclisi tarafından kabul
    edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallarına el koyma gibi haksız
    kararları hanedanım bireylerini, insan ve kişilik haklarından soyutlar
    mahiyettedir.

    Bu konuda yüce kişiliğiniz ve cumhuriyet hükümetiniz tarafından olanaklar
    ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağımı açıklamaya gerek
    yoktur. Bu vesile ile sağlıklı olmanızı yüce haktan niyaz eylerim.
    --spoiler--

    13 Mart 1924

    Mehmet Vahdeddin Han
    Kaynaklar: ABD arşivi 867.00/1788/4118; Toplumsal Tarih sayı 142; Murat Bardakçı, Şahbaba, s. 337; Yılmaz Çetiner, Son Padişah Vahdeddin, s. 395
    --spoiler--

    bu mektup dahi söz konusu kişinin hain olduğuna tek başına delil değil midir?
    bakınız mektupda kendisi açıkca savaşı kazanan türkiye büyük millet meclisini nasıl tanımlıyor:
    "hilafetin kaldırılması dini, vatanı, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş- altı milyonluk türk kavminin yetki alanı içinde değildir."

    vatanını düşünen bir kişi halkını cehalet içinde 5-6 milyonluk bir türk kavmi diye tanımlar mı?
    tmbb'de bu ülke için canını ortaya koymuş mebuslara dini kavmiyeti ne idüğü belirsiz şer zümresi denilebilir mi?
    ve kendisi bununla da kalmıyor ve devam ediyor:

    "bundan başka içindelunulan koşullarda islam dünyasında sonuçları pek vahim olabilecek büyük bir heyecana yol açacaktır ayrıca gelişmiş ülkelerin iç güvenliklerine de büyük bir etki yapacaktır."

    gördüğünüz gibi kendisi gelişmiş ülkeleri pek bir düşünmktedir? peki kimdir bu gelişmiş ülkeler?
    tabii ki daha 3 yıl önce ülkemizi anadolumuzu işgal etmiş, dinimizi dilimizi kültürümüzü çalmaya kalkmış kadınlarımıza annelerimize tecavüz etmeye kalkmış gelişmiş ülkelerdi. kendisi açıkca bu durumun bu ülkelerin güvenliğini bozacağını ve kendisini kullanarak islam dünyasındaki özgürlük heyecanını bastırıp yeniden esaret altına alabileceklerini açık seçik söylemiştir.

    ve bitti mi? üstüne üstlük halife olduğunu idda eden bu zat dünyanın en büyük emperyalist devletnin başkanına

    "sağlığınızı yüce haktan niyaz ederim" diyebilmiştir.

    peki sizce bu mektup işe yaradı mı ? kısmen... evet ingilizler kendisini yeniden halife ilan etti ve hindistan'daki isyanları bastırmak için kullanma kararı aldı. ancak daha sona bundan vaz geçtiler neden mi? bunun sebebini sizlere hindistan kralı naim'in bakanlar kurulu'na yazdığı mektuptan kısa cümlelerle özetleyebiliriz.

    "bugün hindistan'da müslümanlar atatürk'e islamın son şampiyonu, allah'ın kılıcı gibi unvanlar vermiş durumdalar. sanırım ki vahdettin'i halife ilan etmek hele ki bir de buraya getirmek isyanları daha da arttıracaktır. bugün atatürk islam dünyasının kahramanı olmuş durumda."

    ve bu mektup üzerine vahdettin kullanılmaktan vazgeçilmiştir. peki gerçekten de vahdettin'den o dönemde nefret mi edilmekteydi?

    bunu anlamak için savaşın kazanıldığı dönemlere gidelim. istiklalimizi kazandığımız günlerde yıldız sarayı'nın önüne gelip kalabalık gruplar eylemler yapmaktaydı. tramvayların üstüne "kahrol vahdettin" şeklinde pankartlar asılmaktaydı.zaten bu yüzden ingiliz yüksek komiseri robeck'den vahdettin açıkca sığınma talep etmiş ve ingiliz zırhlısına binip kaçıp gitmişti. çünkü can güvenliğinin olmadığını açıkca görmüştü.

    2- vahdettin'in serv antlaşmasında imzası yoktur yalanı:

    yalanların en büyüklerinden birisi de budur. bugün mustafa armağan gibi çeşitli kaygılarla tarihi saptırmaya çalışan zavallılar bu konuyu şöyle açıklamaktadır. "vahdettin'in imzası o metinde yok üstüne üstlük meclis de kapalı yani antlaşma onaylanamadı."

    peki bu zat sizce şunu bilmiyor mu? 22 temmuz 1920 günü saltanat şurasının toplandığını ve 45 üst düzey osmanlı yöneticisinin bu şurada uzun bir süre görüşme yaptığını? bu görüşme esnasında ingilizlerin serv onaylanmazsa istanbul'un dahi elimizden alınabileceğine dair metinler okunduğunu? tabii ki biliyor ama gizliyor.
    üstüne üstlük bu görüşme sonucunda 45 görevlinin 44'ü damat ferit ve vahdettin dahil serv antlaşmasını onaylamıştır.
    sadece bir kişi ayağa kalkmayarak vatanı satmamıştır. o kişinin adı da:

    "topcu feriki rıza paşadır." serv antlaşması paris'de osmanlı devletinin görevlendirdiği içlerinde rıza tevfik paşanın da olduğu 3 kişi tarafından imzalanmıştır. lozan antlaşmasında da atatürk'ün imzası yoktur. ama imzalanmasını isteyen ve antlaşma şartlarını belirlemesi için oraya ismet inönü'yü gönderen atatürk'tü. atatürk, kazım karabekir, ali fuat cebesoy gibi kahramanlar anadolu'da direniş başlatmaya çalışırken, ya istiklal ya ölüm, böyle bir millet esir düşeceğine yok olsun daha iyi derken damat ferit ve ona kızını vererek kendisini damadı yapan hain vahdettin düşmanın karşısında korkakça titremiş makamlarının derdine düşmüştür.

    bu konuyu bakın ingiliz yüksek baş komiseri robeck'in adamları ingiltere hükümeti'ne yazdıkları raporda nasıl belirtiyor.

    "padişah yıldız sarayı'nda korkakca titriyor osmanlı devleti apdülhamit dönemindeki zeka ve cesaretten de artık yoksun." diyerek durumu özetliyordu. kaldı ki ingiliz muhipleri cemiyeti ile vahdettin arasındaki yakınlık da rahip frew ve sahit molla adındaki türk düşmanı iki kişi arasındaki yazılan mektuplarda dahi geçmektedir.

    3- vahdettin'in ingilizlerle imzaladığı gizli antlaşma:

    bu antlaşma ilk olarak amerikan the new york herald tribune gazetesinde çıkmtır. bizimle ankara antlaşmasını imzalayan fransızların temsilcisi franklin bouillon bu antlaşmayı ele geçirdiğinde bir amerikan gazetesinde çıkmasının daha etkileyici olduğunu söylemiştir. ayrıca atatürk bu antlaşmayı nutuk'da bir başka ihanet belgesi olarak göstermiştir.

    12 eylül 1919 günü damat ferit paşa ile vahdettin'in temsilcisi sıfatıyla ingilizler arasında bir antlaşma imzalanmıştır. vahdettin ingilizlere daha cazip teklifler sunarak taviz üstüne taviz vermiş vatanın her köşesini düşmana teslim etmiştir. atatürk bu antlaşma hakkında nutukda şöyle söylemiştir.

    --spoiler--
    "12 Eylül 1919'da sadrazam Damat ferit ile ingiliz temsilcisi arasında imzalandığı ve az sonra padişahça onaylandığı ileri sürülen bir gizli antlaşma fransızlarca ele geçirilip yayınlanmıştır.Bu belgenin gerçekten var olup olmadığı üzerinde çok tartışılmıştır.Aancak o sırada duruma ve hem ingilizlerin,hemde padişahın istek ve düşüncelerine çok uygun olduğu ve bunların kağıt üzerine dökülmesinden ibaret bulunduğu için gerçek durumun bir ifadesi sayılabilir.(...)

    --spoiler--

    vahdettin'in ingilizlerle olan gizli antlaşmasının maddeleri:

    1.ingiltere Hükümeti kendi kumandası altında Türkiye'nin bütünlüğünü ve bağımsızlığını garanti eder.

    2.istanbul,Hilafet ve saltanat merkezi olacak ve boğazlar ingiltere'nin kontrolüne bırakılcaktır.

    3.Türkiye bağımsız bir kürdistan kurulmasına engel olmayacaktır.

    4.Bunlara karşılık Türkiye ingiltere'nin suriye ve el cezire hakimiyetini sağlayacak ve hilafete ait manevi kudretve yetkinin ingiltere'nin lehinde gerek suriye bölgesinde ve gerekse Müslümanların yaşadığı diğer yerlerde egemen kılınmasını vaat eder.

    5.Milli akımların önüne geçebilmek için Türkiye'de yeniden kurulacak olan Meşruti yönetime karşı meydana gelecek olumsuzlukları etkisiz hale getirmek için ingiltere Hükümeti bir zabıta teşkilatı kuracaktır.

    6.Türkiye,Mısır ve Kıbrıs üzerindeki bütün haklarından vazgeçerek ,özel ve resmi niteliği olan ingiltere hükümeti konferansta,Türk temsilcilerinin bu yöndeki arzularını kabul edecektir.

    7.Barış şsartlarının tekrarındansonra padişah,dördüncü maddeki özelliği konuşmak için ingiltere hükümetiyle ayrıca bir sözleşme imzalayacaktır.Bu sözleşmenin maddeleri gizli tutulacaktır.

    görüyorsunuz 2. maddede abd başkanına yazdığı mektupdaki isteğini ingilizlerden yinelemiş makam sevdasını göstermiştir. söylenecek çok söz olmasına rağmen söyleyemiyorum lakin okuma alışkanlığı olmayan bir sözlük olduğumuzdan kısa kesme gereği duyuyor ve son başlığı kısaca açıklayarak yazımı bitiriyorum.

    4- vahdettin'in ingilizlere sığınma talebi

    atatürk osmanlı hanedanını hanedanın dirilme çabaları yüzünden kovmuştur. kaldı ki çarlık devriminde veya fransız ihtilalinde kral ailesinin son bebeğine kadar öldürlürken atatürk bir de hanedana ömür boyu yetecek kadar maaş bağlamış ve öyle sürmüş malları ve mülkeriniyse devlet idaresine almıştır.

    vahdettin normalde veliaht dahi değildi. veliaht yusuf izzettin 1916 yılında ittihatçılar tarafından öldürlünce taht ona kalmıştı. vahdettin bir besteciydi ve islam hukukcusuydu. devlet işleriyle alakası yoktu. bunu kendisi dahi tahta çıkınca "şaşkın bir haldeyim." diyerek dile getirmiştir. ayrıca kendisi sarayın tütüncü başının da dile getirdiği gibi sanılanın aksine içki içen birisiydi. tütüncübaşı şükrü efendi kendisine içki aldırdığını bizzat şam röportajında anlatmıştır. ayrıca ölmekten korktuğunu da "gitti gidiyoruz şükrü" diyerek belli ediyordu. şükrü efendi o kadar yakındı ki kendisine sabahları vahdettin'i dahi o giydiriyordu. ayrıca bu bilgilerin daha fazlasını "vahdettin'in son günleri kitabı"nda bulabilirsiniz. ayrıca vahdettin ilk eşine evlenirken başka kadınlarla evlenmeyeceği sözünü de vermiş ancak bu sözü sadece 7 yıl tutmuş ardından başka kadınlarla da evlenmiştir.

    evet bugün belirli bir kesimin savunduğu insanın çok küçük bir kısmını sizlerle paylaştım. şimdi ingilizlere sığınma teklifini anlattığı metni sizlerle paylaşıyoruz.

    "Dersaadet işgal Orduları Başkumandanı"
    General Harington Cenaplarına
    a
    "istanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden ingiltere devlet-i fahimanesine iltica ve bir an evvel mahall-i ahare naklimi talep ederim efendim. 16 Teşrinisani 1922"

    Halife-i Müslimin

    Mehmed Vahidettin
    http://www.alemim.de/foru...siginma-talebi-belge.html
    metnin orjinali:

    atatürk'ün de dediği gibi "tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir eğer yazan yapana sadık kalmazsa hakikat içinden çıkılmaz bir hal alır."

    eğer okuduysanız ve saygı duyduysanız teşekkür ederima
    0 ...