"aşk odu evvel düşer maşûka andan âşıka
şem´i gör ki yanmadan yandırmadı pervâneyi"
(bkz: fuzûlî)
geceleri isik ve ates etrafinda cirpinip ucarak kendisini ates icine atan ve farsca´da oldugu gibi dilimizdede pervane diye bilinen kücük kelebeklere denir. atese carptiktan sonra kanatlarini yayip dösendigi icin ferase diye isimlendirilmitir.
can' ile canan' arasindaki herzaman 'sem ile pervane' iliskisiyle anlatilmistir. can' dünyanin karanliginda cana'in askiyla aydinlanir.pervane karanlik gecelerde asik olma arzusuyla sem(ates)arayarak dolasir.kücük bir mum yada büyük bir ates onun etrafinda dönmeye baslar.sayisiz dönüsler yapar.sem'in üzerinden gecer ve yanindan ucar.yüz vermeyen asigini ikna etmeye calisan bir delikanli gibi etrafinda dört döner..
artik tek gördügü atesdir,halbuki o ates,pervanenin zayif kanatlarini hizlica yakacaktir.ates'e olan aski hayatina malolacakdir.bu pervanenin umrunda deyildir.o sadece askin atesinde yanmayi ve aski ile bütünlesmeyi arzulamakdadir.
seyh sadi feryadiyla mesur olan bülbüle aski ögretmek icin:
ey murğ-i seher zi-pervâne biyâmuz
k'ân sûhterâ can şüd ü âvâz neyâmed
"ey seher kuşu! aşkı pervaneden öğren.
zira o yanmışın canı gitti de sesi çıkmadı"
yani sende onun gibi can verde feryad edip durma!demisdir.bu ask,kimi zaman Allah aski,kimi zaman insani bir ask olmusdur..