kelime anlamına bakıldığında dahi mesele anlaşılabilir bir hal alacaktır. bergman'ın tanrı'yı bir kenara bırakıp toplum ve insan, kişi ve kendisi gibi konulara yönelmesinin sonucunda ortaya çıkan bir filmdir. elbette "sessiz kalan tanrı"yı da unutmamıştır yer yer ancak genel hatları ile film bahsini ettiğim konu etrafında dönmektedir. filmde ontolojik kaygıların varoluşsal sancılara dönüşü ve insanın kendisi ile olan-evren ile olan çatıması yansıtılmaktadır bir tutam heidegger bir tutam sartre katılmış ve film sonlarına doğru "farkına varma" durumuna geçmiştir. insan bir bakıma olanı kabul etme ve çatışma sürecini sindirme eğilime girmiş, us ile saçma (absurte) arasında köprü kurup kendisini en baştan tanımlamıştır. işte filmimiz de buna benzer bir durumu anlatmaktadır.