seni okumaya başladıktan sonra, senin duygularını paylaşır gibi oldum,* mesela en azından parantez içlerini ben de günlük hayatımda aklımdan geçirmiyor değilim. kara mizah; hem bu kadar hüzünlü acıklı, yalnız, dışlanmış olup hem de bunlarla dalga geçebilmek senin farkın buydu herhalde.
korkuyu beklerken'deki babana yazdığın mektubu okudum herkesin kafasından en azından bir kere geçirdiğini ama ailesine dile getirmediği şeylerden bahsetmişsin kafandan geçen babana karşı tüm duygularını kağıda dökmüşsün üstelik sansürsüz bana öyle geldi en azından. çok samimiydi.
seni okurken zamanda geriye gittikçe aydının, daha yalnız olduğuna kanı getirdim şu anki aydınlar, yalnız sanar kendilerini ama en azından internet var senin zamanında internet yoktu olsaydı acaba yalnızlığı bu denli fazla hisserder miydin? insanlar önceden mi daha çok yalnızlardı şimdi mi?
geçenlerde bir yazı okurken rastladım mehmed cavid bey diye bir osmanlı aydını, 19. yy'de iktisat alanında 4 ciltlik bir eser vermiş ve istatistik alanında ilk kitabı yazmış. sonra düşündüm bir tarafta 19. yy osmanlı zamanındaki halkı diğer tarafta iktisat, istatistik araştıran ve bunlar hakkında bilgiler veren eserler üreten aydın. muhtemelen o da tutunamadı, eserlerini kaç kişi okumuştur? bir ekmeğe muhtaç osmanlı halkı ona gereken değeri verememiştir. ama o senin gibi durumunu ifşa etme gereği duymadı. 19. yy'da osmanlı'da okuma yazma oranlarını göz önünde bulundurunca bu kişiye hem saygı hem acıma duymadım desem yalan olur ama o, şimdi muhtemelen hakettiği değeri görüyordur sen de sonradan değerlendin ama böyle olması daha iyidir belki de. çoğu muvaffak kişinin değeri sonradan anlaşılıyor.
bu dünyadan ayrıldıktan sonra anlaşılmak sana oralarda nasıl geliyor? iyi mi kötü mü? bunun cevabını merak ediyorum doğrusu.
merak etme hocam, seni toplum içinde prestijimi arttırmak için konuşmuyorum, zaten sevmem böyle şeyler lafı da açılmıyor, için rahat olsun bu konuda.*