sabahın 5 inde edebi metin yazmak

entry1 galeri
    1.
  1. "edebi metin" dediğime bakma, yerine kullanacak bir söz öbeği bulamadım. bildiğin şey işte, ya şey...

    Olum sen hasta mısın, saat olmuş 5.11, nereden çıktı böyle bir şey yazmak?

    ---

    + Seni seviyorum.
    - Çok mu?
    + Az. Seni sevdiğimden fazla değil.
    - Cümlelerin çok süslü sanki? Bana mı öyle geliyor yoksa?... Sade ve düz cümleleri severim ben.
    + seninle bugün, burada karşılaşacağımızı dahi bilmiyordum. Cümlelerime süs yapacak vaktim olmadı.
    - Öyleyse şair ruhu var sende.
    + Şair olmak için sevmek gerekir. Ben cesaret edemiyorum...
    - Seversen ne olur?
    + Şair olurum.
    - E ol, ne var bunda?
    + Daha fazla süslü cümle kurarım.
    - Yani?
    + Sen hoşlanmazsın.
    - Ve senden hoşlanmamı istiyorsun sen de...
    + Hayır, sadece ben sevsem de olur. Senin hoşuna gitmeyen şey, benim de hoşuma gitmez ve ben hoşlanmadığım şeyleri çöpe atarım.
    - Yahu sen hani cesaret edemiyordun sevmeye?
    + Edemiyorum zaten. Bu yüzden ya hiçbir şeyi sevmemem.
    - Beni de mi? Beni sevdiğini sanıyordum.
    + Sen hiçbir şey değilsin. Her şey de değilsin.
    - Yine başladık felsefe yapmaya. Eee, söyle bakalım, hiçbir şey, her şey değilsem neyim?
    + sen farklı bir şeysin... Gerçekten de bir şeysin, teksin.
    - Benden başka kimseyi sevmiyor musun sen şimdi?
    + Sevemiyorum.
    - Peki neden?
    + ilk sevdiğim sen olmasaydın, belki sevebilirdim. Ama senden sonra, yapamıyorum...
    - Kendini de mi sevmiyorsun?
    + Seni sevebilme cesaretini gösterdiği için seviyorum onu da.
    - Peki ya ben sevmezsem? Karşılıksız kalırsa aşkın?
    + Karşılık beklemeden seviyorum ben seni. ister sev, ister sevme. Yeter ki bana "sevme" deme.
    - Bu muhabbet çok uzadı. Ben gidiyorum.
    + Her gece yaptığın gibi mi?
    - Evet... istesen de istemesen de, istesem de istemesem de gitmek zorundayım. Gitmeden önce, sana bir şey söyleyeyim mi?
    + Söyle.
    - Ben de sevdim.
    + Ben sevemedim...

    Evin camından yansıyan ışığın oluşturduğu loşlukta ayaklarını sürüyerek bahçe kapısına ilerledi. Sakince kapıdaki anahtarı tutup çevirdi ve kapıyı kilitledi. Daha sonra, sanki kendisini izleyen varmış gibi (o olduğuna inanıyordu) çevresini kolaçan etti. Cebinden çıkardığı baba yadigarı bıçağa baktı bir süre. Metal yüzeyde onu gördü, kendini gördü, her şeyi gördü. Hayatı bu bıçakta gizliydi sanki. Yaşamasını sağlayan oydu; ölmesini sağlayan da o oldu.

    Ve öldü...

    Ben ilk görüşte aşka inanmazdım, gerçekten. Ama ilk gördüğümde bağlandım. Hakkım olsaydı ikinci kez bakmaya, yine sana bakardım.

    ---

    yahu bu ne, cidden bu ne? dümdüz yazdım, hiçbir değişiklik yapmadım. kafama göre bastım klavyeye. ortaya bu çıktı. sonra da kalkıp "edebi metin" dedim. vay amk...

    tanım: iyidir, hoştur, tuhaftır.

    edit: uykum geldi, ondan saçmalıyorum. yoksa normalimdir günlük hayatta. normalim yaa...
    0 ...