Libyadan döndükten sonra bu ülke böyle gitmez on sene içinde patlar demiştim arkadaşlara. Büyük bir sefalet ve dünyadan izole edilmiş bir hayat vardı. Ama ben buranın değişeceğine ikna eden şey ise internetin ülkeye girmiş olmasıydı. Arap gençlerin dünyanın diğer ülkelerindeki gençlerin yaşamlarını görüyor olmalarıydı. gerçi olayların patlak vermesi tahminimden de kısa sürdü. döndükten iki ay sonra tunus ta başlayan olaylar libyayıda tetikledi. Neyse afrika ve arap yarım adasındaki bu değişimin yerli yerine oturması bir elli yıl sürer. Çünkü nasıl hristiyanlık rönesans sonrası dinin toplum ve devlet içindeki yerini tanımlayıp kendi modernitesini kurduysa türkiye de dahil müslümanlıkta islam için böyle bir tanımlama yapacak. yani doğu kendi dini ve toplumsal değerlerine uygun olarak kendi demokrasi anlayışını üretecek.
Aslında şu sıra arap baharı üzerinde düşündüğüm nokta şu; bu olaylar yani arapların başlarındaki diktatörleri aşağıya indirmesi muhtemel bir üçüncü dünya savaşının önüne geçip geçmediği. Üçüncü dünya savaşını da nereden çıkardın dersen sanayi devrimi sonrası büyük ekonomiler çıkan bütün ekonomik krizlerden kurtulmak için savaşa muhtaç olmuşlardır. Silah ekonomisinin ne kadar büyük olduğunu anlamak için aralarında savaş olmayan ancak birbirlerini potansiyel olarak gören iki ülkeye biz ve yunanistan a almanyanın beş yıl içinde 190 milyar dolarlık silah satışı yaptığına bakmak yeterli. Benim savaş için en uygun gördüğüm yerde orta doğuydu. petrol satıp silah alacak diktatörlerin ülkeleri ideal yerlerdi. Zaten bu diktatörlerde savaş lobilerinin getirip oturttuğu adamlardı. Savaşın başlatılacağı ülke olarak da iranı görüyordum. Çünkü iran la çıkacak bir savaşta kendi gibi şii nüfusu fazla olan suriyede iranın yanında olacak ve şii iran ve suriye ile sunni arap ülkeleri arasında mezhep savaşı çıkabilecekti. Şimdi ise durum değişmiş görülüyor. Bir mezhep savaşı tehlikesi hala var olsa bile sunni arap diktatörler aşağı indirilmiş durumda. Şii diktatör esad ise sallanıyor. iran ise her ne kadar olaysız görünse de olayların kendine de sıçramaması gayretinde.
Beni bunu düşünmeye iten nedense son günlerde israilin açıkca irana saldıracağını açıklaması oldu. Ve israil irana saldıracakta. ancak bu durum arap baharından önce olsa bunun kıtada bir mezhep çatışmasına döneceğini kuvvetli bir şekilde düşünebilirdim. ancak dediğim gibi israil ve amerikanın müttefiki olan diktatörlerin aşağı indirilmesi ve bunun gerçekten halktan gelen bir ivme ile olması yaygın bir savaş ihtimalini azaltıyor. Hele hele bu savaşın amerika ve israil gibi arap halklarının hiç sevmediği ülkeler üzerinden çıkması bu ihtimali dahada zayıflatıyor.
Arap baharı aslında tüm dünyayı şaşırtan bir hareket oldu. özellikle arap halkıyla temas kurmayıp diktatörler üzerinden bu coğrafyayı değerlendiren batılı ülkeler için çok şaşırtıcı oldu. Ve bu hareket sadece diktatörleri alaşağı eden bir hareketten de öte küresel hesapları değiştiren bir hareket oldu. Tabi bu küresel savaş ekonomisinin çöküşü değil ama ellerini zora sokan bir durum oldu. Ama yinede savaş ekonomisi çok güçlü ve bu küresel krizi atlatmak için öyle veya böyle dünyanın bir yerinde bir savaş çıkacak. unutmayın dünyanın yarından çoğu bırakın interneti henüz telefonun çevir sesini duymamış durumda. daha çok öleceğiz.