ulan eski türk filmlerindeki gibi senaryo yazmış adamlar. kız var, oğlan var. oğlan anadolu kartalı oluyor, kız yolunu gözlüyor. kız, oğlanı başkasıyla görüyor, yanlış anlıyor. ve tahmin edebileceğiniz gibi, en sonunda yine kazanan aşk oluyor. ay ne romantik...
mesela, filmin ilk yarım saatini izlediğinizde senaryonun nasıl şekilleneceğini anlıyorsunuz. tahmin ettiklerimin hepsi mi çıkar arkadaş? uzun lafın kısası, sağlam bir senaryoyla daha da güzel bir film olabilirdi.
he bir de, konular arası kopukluk mu desem, konudan konuya atlamada acele edilmiş mi desem... o tarz can sıkıcı işler mevcut. hiç unutmuyorum, filmin başında aynı hava üssünde eğitim gören iki genç, ne olup bittiğini anlayamadan evlenme kararı almışlar. sevgili de değillerdi he, n'olduysa bir anda?
hocam her şeyi geçtim, o hande subaşı'yı kim koydu lan oraya? yapmayın, etmeyin gözünüzü seveyim. engin altan düzyatan abimize gelirsek, çok iyi iş çıkarmış. adam her role yakışıyor, diyecek bir şey yok.
ama yine de, ne olursa olsun ağır eleştirileri hak etmeyen bir film.