yağmur yağıyordu. çölün kızgın kumlarına düşünce damlalar, buharlaşır da genzimize dolardı. biz bütün yetimler yeminlere sarılıp sevinirdik. bazı bazı peygamber de sevinirdi. o da insandı nihayetinde. allahın sevgilisini karşımda görsem şimdi ona sorardım, sen hiç aşık oldun mu? diye. o bana cevap verirdi, belki gözleri dolardı, belki sıkıntılı bir aşk yaşamı vardı belki de güzel vakitlerini anlatır hepimizi ağlatırdı. yobazlar olsa şimdi karşımda beni taşlardı. ama bilmiyorlardı ki peygamber de insandı, kalbi vardı. peygamber yobazlara da kızmazdı, saçlarını okşardı belki onların, onlara da aşkını anlatırdı biraz ağlamaklı, biraz kanamalı. peygamber büyük adamdı. onun da alnına yağmur damlardı. yağmur yağınca tanrı ağlardı. çünkü yağmurlar kutsaldı, peygamberler de. benim de gözlerimden yanaklarıma yağmur düştü geçenlerde. ben o kadar kutsal değildim. gözlerim de tanrı değil zaten. senin de alnına yağmur düşerdi bazen. ama o zaman sen ağlamazdın, ağlamana izin vermezdim, ağlarsan kıyamet erken kopardı. yağmurlar kutsaldı, sen de öyle. o halde yağmurlar sana özenirdi, kutsallaşmaya çalışırdı. belki tanrı da yalandan ağlardı, kutsallık adına bir şeyler yapabilmek için. birgün benimde suratıma düştü yağmurun, senin gözlerinden. görmen lazımdı nasıl eridim. asit miydi neydi pek bilemedim ama ben o gün yüzümü mazgallara terk ettim. bir balık çalmış suratımı denizde, sonra gidip peygamberin birini yutmuş, rabbim de bana kızdı. oysa ben yapmadım, balık yaptı.
ben bunları yazarken hala yağmur yağıyordu. etraf bahar kokuyordu. biz çölün ortasında ne bilirdik baharı, goncayı, yaprağı. bizim peygaberimiz vardı, o kutsaldı, baharda kutsaldı, sen de. senin de koynun kokardı bahar gibi o halde bahar da sana benzemeye çalışırdı. komik görünürdü hep. bütün kutsal adamlar toplanıp gülerdik. ben o kadar kutsal değildim ama gülerdim aralarında sırıtmayayım diye. rabbim de gülerdi. gece elini kesmiş senin, ben sana demedim mi bilmediğin yıldızlara elini uzatma karanlıkta, kesilirsin diye. senin suratın acımış, ben gülüşmelerin arasından sinsi sinsi uzaklaşırdım. uzaklaşmak zorundaydım çünkü rabbim üstüme gülerdi. ben de incinirdim. bu biraz adice olurdu. bir insan rabbine incinmemeliydi. palto alıp yağmur damlalarının arasına karışırdım, alnına düşeyim diye ya da yanaklarına. arkamdan kutsal adamlar ağlardı, bütün çölü sel götürüyor anasını satayım. ben sellere binip sana seslenirdim hadi sen de gel diye. sen sellere ses etmezdin hiç, severdin onları sesli sesli. mırıldanırdı sel.
birgün bir şeyler olmuş çölün ortasında, göz pınarları kurudu diye haber geldi kureyşli bir palyaçodan. peygamber palyaçoları severdi görse. hiç sevilecek bir tarafını bulamasa, rabbim yaratmış deyip severdi. ben biliyorum, peygamber palyaçolara gülümserdi, hurma verirdi onlara dua bile ederdi. sonra bir haber daha düştü, putlar üzerine devrilmiş, yağmurlar kesilmiş hep. ben de bindim yağmur damlalarına, el salladım dünyaya. rabbime de dedim nolur, kusuruma bakma. tamam dedi o da. ben çok sevindim. ben çok sevindim ama hiç sevilmedim. ben biraz sevilseydim binip gitmezdim yağmurlara, üzerine de devrilmezdi putlar, ben putlara çok kızardım peygambere derdim onları döv diye. peygamber bana gülümserdi, olmaz öyle şey derdi. ben ağlardım, peygamber bana dua ederdi. rabbim de belki o zaman beni severdi. belki sen bile beni severdin. sevilecek hiçbir şey bulamasan rabbim beni seviyor diye severdin. sezen aksu dinlemezdim mesela, mesela massive attack, portishead, johhny cash dinlemezdim. bunları severdim ama canımı yakmazlardı hiç. bunları gavur olsalar bile peygamber de severdi. çünkü caz güzel bir müzikti. bluesda öyle, trip hopda öyle. müzik aslında hep güzeldi. o zamanlar cd çalar olsa peygamber vallahi caz dinlerdi, severdi de. sevilecek hiçbir şey bulamasa bu adamları rabbim yaratmış, müziği de öyle der, gene severdi. belki sen de beni severdin o zaman, peygamberle müzik zevklerimiz aynı diye.
eğer sevecek olursan beni sen rabbim yarattı diye, gidip belge isterim ben. çıktısını alırız herhangi bir internet kafeden. bir de tasdiklettiririm yukarılarda bir yerlerdeki noterden
sen beni sev vallahi bak. rabbim beni severdi hem. peygamberler beni tanısa, onlar da severdi. bir tanesi hariç. onda da benim suçum yok, yüzümü çalan balık yaptı her şeyi. ve yağmur yağarken ideolojik sarılma bana, döverim seni