--spoiler--
ben bir götoğlanıyım, evet. bunun pek çok sebebi ve sonucu olduğu gibi, bir o kadar da sebep-sonucu var. ama bu sebep-sonuçların en serti de, tartışmasız, benim bir götoğlanı oluşumdur. bu ise sanırım ebedi bir kaybediş anlamına geliyor benim için.
lisedeyken, sevdiğim kızla ara sıra baş başa buluşma fırsatım olurdu. ona âşıktım, demekle yetinerek duygusal teferruatı bir kenara bırakayım şimdi. i̇lişkimiz bir sevgililik ilişkisi değildi. ama tam anlamıyla bir reddedilme de değildi. ona âşık olduğumu biliyordu bilmesine ya yine de bunu ona her fırsatta hatırlatarak götoğlanlığımı perçinliyordum. ersan diye bir oğlandan hoşlanıyordu o sıralarda, yani ersana hayrandı desem yeridir. ersandan söz ederdik bol bol. ersanın eski sevgililerinden, popülaritesinden falan. ersanın karizması baş başa geçirdiğimiz vakitlere damgasını vurmaktaydı. israrla söz konusu ediyorduk ersanı. bazen ben bile derin derin ersanı düşünürken yakalardım kendimi. ne diyebilirdim ki? sevdiğim kız ersana hayran olurken ve biz var gücümüzle bunun detayları hakkında görüşmelerimizi sürdürürken ersandan nefret ederdim
--spoiler--