bebekliğimi ve çocukluğumu ellerinde geçirdiğim harika insan, biricik anneannem..
haftasonları eve giderken ben gitmiycem diye ağladığım pazar akşamları koşarak boynuna atladığım canım ananem.. yaptığı her yemeğin tadı hala damağımda ve hala bana öğrettiği gibi nene çorbası derim yoğurt çorbasına..
bayramları herkes toplanırdı ya evimizde, kocaman sofralarda neşeli yemekler yerdik ya hep senden sonra bi daha hiç aynı olmadı o sofralar. ya işleri oldu gelemediler ya da geldiler de artık aynı tadımız yoktu bilmiyorum. artık evine girdiğimde senin kokunu duyamıyorum, hatta mobilyalar bile değişti, nasıl da ağlamıştım onlar değiştiğinde. giden her mobilyayla beraber hatta eskimekten kapakları bile kapanmayan -senin de sürekli şikayet ettiğin- mutfak dolapları değiştiğinde bile ağladım. çünkü her değişen eşyayla beraber senin de anıların silindi sanki o evden.. bazen balkona çıktığımda senle balkonda çay içip çekirdek yediğimiz anlar canlanıyor bi an gözümde, ya da balkondan bana hadi bırak artık oyunu yemek hazır diye seslenişin..küçük oturma odanda seninle izlediğim dizilerin, bana ezberlettiğin türk filmlerin..
ve elinde minicik kundağımda benle olan fotografımız.. bana hep o fotoraftaki gibi sevgiyle baktın bi an bile ayırmadın sımsıcak kucağından.. şimdi artık yoksun ve ben o fotorafa bakarken bi kez daha hatırlıyorum seni ne kadar sevdiğimi ve bi o kadar da özlediğimi. bunları sana söylüyo olmayı o kadar çok isterdim ki ama böyle bi konuşmayı yapabilecek yaşa gelmeden kaybettim seni. sabah yine beni okula uğurladın ama akşam eve geldiğimde sen karşılamadın.. seni çok özledimm çook...