sözlük yazarlarından aforizmalar

entry11764 galeri video1
    5835.
  1. içinizde hissettiğinizde dünyanın, renklerin, ışıkların nasıl da bu kadar güzel değiştiğini görmeniz an meselesi.
    hayatın ne kadar güzel olduğunu, ve kimsenin uğrunda ölmeye, yaşamaya değmediğini gördüğünüzde, aslında insanların kendi bencillikleriyle savrulup gittiği bu dünyada, kendi benliğinizin farkına vardığınızda.

    ya da ilk defa aşık olduğunuzda,
    ya da geçmişinizi tek kalemde silebilecek gücü bulduğunuzda....

    kutuplara ilk defa ayak basanın sevinci gibi, ya da değer verdiğiniz birine doyana kadar sarılmak gibi.
    ya da değer verdiğinizi sandığınız kişinin, ucuz, basit muhabbetlerle kendini düşürdükçe düşürüşünü gördüğünüzde, duyduğunuz pişmanlık yerini gurura bırakınca.
    aslında, sizden aldıklarıyla büyüklük taslayan insanları gördüğünüzde.
    ya da bir gün yolda yürürken, küçücük bir çocuğun gözlerinde hayata tutunduğunuzda.
    aslında müziklerin ne kadar güzel olduğunu fark ediyorsunuz.

    yaşamın ne kadar yüce olduğunu anlamak için illa bir dine inanmanız gerekmiyor. illa mucizeler görmeniz gerekmiyor.
    öyle anlar vardır, yeniden sevemem, yeniden aşık olamam, yeniden bağlanamam, yeniden mutlu olamam, yeniden gülümseyemem
    öldüm, bittim, yok oldum diye kendini kandırırsın.
    halbuki tüm pırıltısı ve ihtişamı ile yaşam devam ediyor.
    kuşlar ötüyor, -savaşlar da oluyor ama olsun, bu da dünyanın nazı-
    yavaşça bükülüyor bir kadının boynu
    ve hiç tanımadığın, hiç görmediğin, dokunmadığın bir kadına aşık oluyorsun bir anda.
    gözlerinde yaşamı görüyorsun, gözlerinde arzuyu görüyorsun.
    bir eli havada uçuyor, savruluyorsun sen de onunla birlikte.
    halbuki hiç tanışmadın, elini bile görmedin. yine de olmayan birini sevebiliyorsun, uyanmak için.
    ihtiyacın olan illa kemiklerden, deriden, etten oluşan bir kurtarıcı değil.
    kendini sürekli suçlama.
    kendini asla suçlama.
    senin sevgin, senin ruhun ve bedenin evrenin merkezi değil mi?
    sev, uyanmak için sev.
    birisi yoksa, yokluğu sev.
    birisine ihtiyacın varsa, onu sen yarat.
    yarattığın kadını sev, gülümseyişini sev, masmavi gözlerini sev, parfümünü sev.
    hayallerle yetinemem diyorsan, hayalini gerçek kılacak güce ulaşman için, önce uyanman gerek.
    insanlara güvenmekten pişman olunan anlar vardır. sen mücadele ettikçe onlar aşağılar.
    senin çabana inanmaz, sevgine değer vermez, gülümsemeni kutsamazlar.
    sen, onlar için bir hiç olabilirsin.
    ama kendin için her şeysin...
    uyan... gün doğacak.
    günden evvel, sen uyan.
    tenden evvel, ruhun uyansın.
    yaşamak güzel şey. farkında değil misin?
    eğer ki sabah uyandığında, ruhun da seninle birlikte uyanırsa.
    eğer ki hayatta boş geyikten, cinsellikten, saçmasapan muhabbetlerden, sevgili peşinde koşmaktan, yeyip içmekten daha büyük şeyler olduğunu fark ettiysen.
    o zaman güneşten önce, sen doğarsın.

    ...dedim ona.
    bilmem kaç bin kitap okumak mutluluk vermiyor. yıllarca okusan bitiremezsin.
    bilmem kaç kadınla yatmak doyurmuyor. hepsinin vücuduna imza atıyorsun, o kadar.
    bütün yemekleri tatmak, yüzlerce yazı yazmak,
    binlerce film izlemek mutluluk vermiyor.
    bir sürü yere gidip görmek? belki. ama tamamen değil.
    mutluluk, insanın içinde uyanan bir şey.
    kimseye ihtiyacın yok, kimseye bağlı değilsin.
    özgürsün...

    dedim.

    sensiz yapabilen, zaten sensizdir.
    birini seveceksen, her şeyinle sev. ama yalvarırım buna değsin.
    bir gün "ay bn skıldm" diyerek çekip gidecek değersizlikte insanları sevme.
    sevdiğin insanın ilişkin için gösterdiği gayret, facebook'ta komik video bulmak için gösterdiği gayretten az olabilir (evet gördüm bunu).
    o zaman gülüp geç.
    hiçbir fikre sahip olmayan, özenti, çalıntı düşüncelerle entellik taslayanları da boşver geç.
    olgunluk, mücadele etmektir. kaçmak değil.
    sen onların hayallerinde bile ulaşamayacağı bilinç ve farkındalık düzeyine ulaşacaksın bir gün.
    bir gün, ruhun bedenine sığmayacak, dolup taşacak. uçsuz bucaksız ovalarda savrulmak isteyecek,
    o gün sen, beyaz bir kısrak gibisin,
    o gün sen, ufuksuz bir gökyüzü gibi ulusun.
    o gün sen, maddeden de ötesin...
    içinde bir ses, haykırmak istiyor.
    susturma onu.
    bedenin bir kadeh gibi. içindeki olmadan anlamın yok.
    ruhani bir varlık değil illa kast ettiğim, seni sen yapan şeyler bunlar.
    o gün için, tek rakibin kendindir.
    söylediklerini asla anlayamayacak insanlar. onlar şekle bakar. onlar kelimelerin arasında sinsi manalar ararlar.
    onlar senin acizliklerinle alay eder, hassaslıklarını küçümser, iyi yanlarını ise görmezler.
    onlar senin sevgini çantada keklik, nefretini ise dayanılmaz düşman olarak görürler.
    seni sevdikleri ölçüde senden nefret ederler, çünkü sana sahip olmak,
    ama sahip olunmamak isterler.
    o yüzden, onlarla kendin arasına o korkutucu çizgiyi çekiyorsun.
    varlık, çizgi çekmektir aslında.
    bu şekilde var olacaksın.

    dedim...

    o ne dedi peki?

    o çok uzaklardaydı. uyanıp gitmişti mağaradan.
    çoktan.
    ne güzel.
    şimdi uçsuz bucaksız ovalarda savruluyor.
    bense onun, bedeniyim sadece.

    dedi.

    ruhun bir ırmaktır gülüm
    akar yukarıda dağların arasından
    dağların arasından ovaya doğru...

    dedi nazım hikmet de.
    2 ...