kalem kelâma âşıktır, kelâm kaleme maşuk. kelâm kelimeler vasıtasıyla sarar bir sarmaşık gibi onun vücûdunu. içi ve dışı ile kuşatır. zahiri ve batını ile. zamanla aralarındaki ikilik de kalkar: bir sarmaşık gibi kalemi saran kelâm onun özsuyunu emer, bitirir, onu öldürür, "yok" eder. kelâm ve kalem böylece yek-vücûd olurlar. kalem ölünce maşuk âşıktır artık; kalem kelâm olmuştur. kalem kelâmda fanileşir. kelimelerin "kalb"i vardır, tıpkı "kalb"in kelimeleri olduğu gibi. kalem bundan böyle ne "kalb"e ihanet eder; ne de "kelimeler"e.