Tüm asi ruhuma karşı gelen düşünceydi bir zamanlar. Küçüklüğümden beri hükmetme modunda yetişmiş biri için hazmedilemeyen durumdu. Bir bayram dikkat ettim de annem babamın elini öptü. Yerimden sıçradım nasıl olur diye engel olmak istedim. Bir de ne göreyim annem de babam da halinden çok memnun. Gözümdeki en çağdaş insan babam elini anneme öptürüyor ve annem de buna dünden razıydı. Aileme bakışım değişti. Böyle birşeyi asla yaşamayacağıma söz verdim kendime. O gün evliliğe bile bakışım değişti, o gördüğüm hiç gitmedi aklımdan. Erkeğin hakimiyetindeki yaşam çekilmezdi, hele de onlar el öptürerek zaferlerini somutlaştırırken!
Şimdi ise...
Hayatımdaki herşey gibi O'ndan sonra bu fikrim de değişti. Şimdi bile gözlerimi yumup ellerini küçük avuçlarım arasına alıp öpebilirim. Hatta bundan duyduğum mutluluğu başka birşeyde duyabileceğimi sanmıyorum. Ezilen biri mi oldum? Asla... Sadece "ben" "sen" ayrımının olmadığı bir duygu buldum. Onda kayboldum. Huzur buydu işte. Ondan özür dileyerek, onun sözünü dinleyerek küçülmeyeceğimi anladım. Saygı da burada başlıyordu işte. Annem... Ona ne kadar benzediğimi anladım. Ben olsam aynısını yapardım. Nedenini şimdi anlıyorum.
Beni anlamıyor musunuz?
O halde ilişkinizde paylaştığınız şeyler sınırlıdır. Aşk ararlar, aşk. Çok iyi birşeymiş gibi. Yok arkadaşım; eğer aradığın huzursa, devamlılıksa, onda kaybolmaksa gideceğin yol aşk olmamalı. Sevgi, saygı ve güven olacak. işte o zaman bunların -egolarınız gurur üstünlük- hiçbir öneminin kalmadığını göreceksiniz...
Hepinizin karşısına benim karşıma çıkan gibisinin çıkması dileğiyle...