erkeklerde ''oyun'' kavramı çok farklı bir kere, kızlardaki gibi değil. kızlar bu durumu bir akşam serinliğinde, bembeyaz karların üzerinde, kırmızı yanaklarla, parıldayan gözlerle, pembe-turuncu semanın altında romantik bir eylem olarak görürler. onlar için eldiven, atkı ve bere bile bambaşka anlamlar kazanır o an. artık ayaz hiç sorun değildir, donan parmak uçları, akan burun... ''autumn in new york'' filminden bir sahne gibi (tamam kasımda karı nah görürüz ama olsun. kız dediğin ''oldurur'' zaten.)
erkeklerin aklından ise şu geçer; ''kar topu oyunu''.
biz buna odaklanma farklılığı diyoruz. bu yüzden kadınlar trafikte ''daha'' başarısız oluyorlar. (hoş, kadın egemen bir trafikte de erkekler daha başarısız olurdu. kurallar erkek focusuna yönelik çünkü-bunu belki ilerleyen entrylerde detaylandırabilirim). erkeğin aklından, o an ne yapılıyorsa o geçer. aynı anda bin şeyi birden düşünmez. bu hem bir yetenek hem de kadınların pratik zekasını düşününce de beceriksizlik olarak düşünülebilir. seksist olmaya gerek yok, her cinsin algısı ve anlayışı farklı işte. yine de seksist çağrışımlar oluyor tabi, ağzıma, ensemden içeri kafam kadar kar topunu sokmaya çalışan ''hoşlanılan erkeği'' düşününce, insan ister istemez ''kadınlar böyle, erkekler şöyle'' deyiveriyor.
''pembe-turuncu bulutlar, sevgilim ellerimi 'hoh'layarak ısıtır birazdan, buz gibi bir günde öpüşerek ısınırız..'' he gülüm he, adam orada beş kiloluk kar biriktirmiş ''montunun içine nasıl sokarım'' diye düşünüyor, oldu.