türkiye de kadın olmak

entry753 galeri video2
    232.
  1. zor zanaat.

    nasıl bir kadın profili çizdiğiniz hiç önemli değil. sosyo-kültürel alanınız, dininiz, diliniz, ırkınız, aile yapınız, eğitim durumunuz, ekonomik düzeyiniz, güzel-çirkin olmanız, yaşlı-genç olmanız... hiç biri önemli değil. muhakkak en iyi durumlarda bile bir yerlerden fire verecektir. türkiye'de kadın olmak, hür olmamaktır.

    hür olmak nedir diye bakalım -ki çok çetrefilli bir mecraya gireceğimizi şimdiden seziyor ve uzun tutmamaya gayret gösteriyorum-; toplum bazında, bir başkasının yaşam alanını kısıtlamadan (hürriyetini kısıtlamadan) kendi iradesi dahilinde yaşama kabiliyetidir diyebiliriz, en ''genel'' anlamda. burada sartre'ın bir vecizi akla geliyor; ''insan hür yaşamaya mahkumdur.''. yani şimdi irade sahibi yaratıklar olmasaydık da keşke, yapılan tüm haksızlıklara, dikte edilen tüm bilgilere, zulümlere sesimizi çıkarmasaydık. hoş, çıkarmıyoruz ya gerçi, ama ''hür olma'' içgüdüsüne sahip olduğumuz için de içten içe bir şeyler yapmak istiyoruz. tecavüz mü- yat aşağı, taciz mi- sesini çıkarma, dayak mı- yerinde gül biter, hakaret, küfür- laftır, geçer diyebilsek keşke. o zaman hayat bu kadar zor olmazdı değil mi? hem kadın hem de erkek için üstelik. peki ''insan olmak''tan bahsedebilecek miydik?

    herhangi bir toplum alanında kadın olmaya gelince; bugün yurdumun köylerinde ya da varoşundaki kadının durumunu aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz, bir baskı var. yaşam alanları kısıtlı, bazıları çalışmaya, bazılarıysa çalışmamaya zorlanıyor. yukarıda saydığım irade dışı durumların da çoğuna/belki hepsine de maruz kalıyor. yine yurdum modern kadınına baktığımızda iş yerinde, toplu taşımada, sokakta... vs. yaşam alanlarının kısıtlandığını görebiliriz. evet tercih ettiği bir alanı yaratabilme şansına sahip olmuşlar ve fakat bu alanlarda yukarıdaki ''hürriyet'' tanımına uygun bir şekilde yaşama haklarını elde edememişler; başkalarını kısıtlamadan, kendi iradeleri dahilinde yaşayabilmek. kimseyi umursamadan, ''mahalle baskısı''nı takmadan yaşayabilenlerinse bir yerde muhakkak tadı kaçıyor.

    tabi bütün bunlar distopik birer genellemeden öte değil. kıvırmak için söylemiyorum; güzel örnekler de var. kırmızı yanaklı köylü teyzeleri getiriyorum aklıma, eşleriyle müşterek bir hayat yaşayabilen kadınları. aile meselelerinde söz hakkı olan, eşleri tarafından kıymetli görülen, verimli, üretken, düşünen, seven, sevilen kadınlar var. ''şeytanın gör dediği''ni görmezlikten gelenler... tabi hiç kimse yeterince hür olamaz, öyle değil mi?
    0 ...