insanın her zaman içinde olması gereken $eydir. zıtlıklarla boğu$maktır.
sırılsıklam a$ıktım o gece. umudum da yoktu. hatta o kadar yoktu ki, ona buna dağıtacaktım. mendil satan bir ninenin yanına gidip "üzülme, rahata kavu$acaksın" dedim. tanrı değildim ki, nereden bilecektim acaba? ama dedim ya, umut yok, bol bol verecektim olmayan umuttan. canım sıkıldı. sonra ninenin yanından ayrıldım. nine değildi, genç kızdı. çirkindi. tutup kime göstersem beğenirdi. vücudu düzgündü, saçları upuzun, kumraldı. onun için gözya$ı akıttım biraz, kahkahalarım bo$ duvarlara vurup, heryeri çınlattı. gecenin saat ikisiydi, evet. etraf apaydınlıktı, bulutlar bembeyaz. hava yaz günü gibi çöl sıcağıydı. duyusuzdum, yün atkım boğazıma battı. paltoma daha sıkı sarındım. öksürdüm. ne kadar zamandır hasta olduğumu ve birilerini hasta ettiğimi derinlemesine dü$ündüm. buna az çok üzüldüm.
"hiç araba geçmezdi buradan. her yer kaldırımdı. dün taksinin biri, küçük bir çocuğa çarpmı$tı. kanlar içindeydi her yeri. masmaviydi. yardım etmeyi hiç sevmem, hemen sırtladım, hastaneye ko$turdum. tela$sızca bekledim. ameliyathaneden çıktılar hızlı hızlı. öğrendim sonra ki; hafif grip olmu$ çocuk. 5 dakikaya taburcu edildi. 'yine oyna' dedim ona, o da 'peki amca' dedi. 18 ya$ındaydım o zaman. biraz çaresizdim."
bunlar geldi aklıma yürürken. hayır, ko$arken... yine o kaldırımlardaydım. "yaya giremez" yazısını okudum, sevindim. $arapçılar vardı sonra orada. içip eğleniyorlardı. çok üzgündüler. umudum hiç yoktu, illa ki payla$acaktım. onlar da kibarca $arap ikram ettiler. $arabı çok severim, bir $ey demeden uzakla$tım yanlarından.
denizi gördüm ardından. lacivert değildi, koyu maviydi. deniz birisinin kanıydı, emindim. beynimin derinliklerinden bir "rahatsızlık", bir "sıkıntı" çıktı geldi. ingilizce bilmem, "mavi kan, blue blood demektir" dedi. yere tükürdüm. gerçekten anlamı, "asilzade"ydi, "soylu"ydu. iyi ki bunu söyledin. yoksa bana bir $ey hatırlatacaktı. ağlamazdım, hatırlasaydım.
limanda gemiler demirlemi$ti. bir tanesi çok büyüktü. koyu beyazdı. içi çok güzeldi. yolculuk etmi$tim birkaç kez, hiç binmemi$tim. fırsat olmamı$tı. buram buram balık yağı kokan tavuk dönerciler vardı arka yolda. hiç sevmezdim, çok lezzetliydi. turuncu bulutlardan toprağa inen bir yıldırım bana kızmı$tı. keskin keskin çanlar çaldı. camiye gidip dua ettim. ba$ım ağrıyordu.
her $ey netle$ti birden gözümde. ba$ımı zorlukla kaldırdım, felaket ağrıyordu. türk filmlerinde gördüğüm bir meyhanedeydim galiba. bir kız $arkı söylüyordu. türk sanat müziği, en sevdiğimden... mavi mavi $araplar akıyordu musluklardan. maviyi severim, maviyi sevene a$ığım zaten. $arap hiç sevmem, mavi diye bir yudum almı$tım ama... beni iyi eder diye bekliyordum. size bir $ey daha söyleyeyim mi, o anda umudum vardı:).