tarikat

entry95 galeri video2
    14.
  1. "türkiye cumhuriyeti'nin parlamentosu bir nevi tarikatlar konfederasyonu. şimdi siz işte ismail ağa falan filan tartışıyorsunuz. işi buralardan ele almak lazım.

    tasavvuf, klasik islam tasavvufu yani islam'ın ruh, ahlak, sevgi, paylaşım, derinlik kurumu olan tasavvuf siyasi liderliğe yani imaret dediğimiz mevkii sahibi olmaya temelinde karşıdır. düşünün klasik tasavvufun tasavvufa karşılığıyla bilinen ibni teyniye gibi birisi tarafından bile tebcil edilen ve yolun önderi diye vasıflandırılan cüneydi bağdadi, arkadaşı ve yakın dostu amr bin osman el mekki ki o da bir fikir ve tasavvuf devidir. bağdat kadılığını kabul etti diye onla bütün münasebetlerini kesmiş ve gördüğü yerde de 'bu adama bakın, bu adam dünyaya tapma tutkusunu 40 yıl içinde taşıdı, sonra ortaya çıkardı' demişti.

    tarikatlar 5'inci yüzyılın ortalarına doğru bu şekilde ortaya çıktı. halbuki islam'ın tasavvuf denen mistik felsefesi. anlatmak için mistik felsefe diyorum, onunla da farklı tarafları var. islam'ın sahabe neslinden itibaren vardır. tarikatlar islam'ın bu mistik felsefesinde yani tasavvufta bir yozlaşmanın ürünüdürler, bir defa bunu koyacaksınız. burada tereddüt ettiniz mi, yozlaşmanın ürünüdür de tarikatlarda tasavvufa uygun, elle tutulur, ciddiye alınır, insanlık için değer ifade eden şey yok mu?

    şimdi tarikatlar devlet, vakıflar ve çıkar odaklarıyla beraberliğe çekilen bir tasavvuf hayatını anlatır, işte yozlaşma orada başlar. mesela tarikatlarda tasavvufun tam aksine. bilimde derinlik bir değer olmaktan çıkmıştır. yani islam'ın kur'an ve sünnet kaynaklı verileriyle taban tabana zıt, bir yığın kabulü içinde taşıyor. yani düşünün ciddi tarikat kitaplarında adem'in cennette dolaşırken başına koyduğu taç hangi tarikatın tacıdır diye ciddi kavgalar yapılmıştır. bunları islam'ın kabul etmesi mümkün mü? başka bir şey daha var, bu çok önemli. müslümanların tökezlemesine esas yol açan budur. tarikatlar şunu kabul edelim -dediniz ben de bir şeyh torunuyum- tarikatlar eğer biz islamı ilahi kaynağı kuran'dan öğrenmek gibi bir niyet taşırsak, o zaman şunu diyeceğiz; tarikatların kendi şeflerine veya şeyhlerine -bazısı şeyhtir, bazısı şeftir- verdikleri sıfatları kuran mabedi olduğu peygamberi hazret-i muhammed'e vermez. mümkün ve muhtemel değildir. dolayısıyla burada daha baştan çok ciddi bir omurga kayması var.

    filan tarikata gidip orada kendine bir çıkış veya ferahlık veya mutluluk veya bir şeyi arayan adamın suçu ne? ona öğreteceksin. ben niçin siyasete girmeden önce 20 yıl 60 küsur kitapla yabancı dilleri bir kenara koyalım, türkçeleriyle bu millete bunları anlattım. yani şimdi bütün bu söylediğimiz tarihi sakatlıklardan filan mahalledeki vatandaş sorumlu değil. onun oraya kadar gelmesine seyirci kalanlar ve türkiye düzleminde konuşursak bir numaralı günahkarlar siyasetçilerdir. ben de siyasetçiyim ama benim 20 yıllık bir geçmişim var, oraya atıf yaptığım zaman rahatlıyorum. siyasetçilerdir, ondan sonra da sahte laikçilerdir. çünkü onlar dinin gerçeğinden rahatsız oldukları için işin esasını bilemeyecek insanları dinin hurafesine ve sahtesine teslim ettiler. yani bunları görmeniz lazım.

    yani şimdi türkiye sürekli din yobazından şikayet ediyor, bu tarikatçı olur fıkıhçı olur. peki laiklik yobazının yaptığı? bakın şimdi türkiy'nin bugünkü haline: türkiye'nin en omurgasız tipleri bu laik yobazların içindedir, bunları görmemiz lazım. neden? bir zamanlar ben bunları fikir mücadelemde yaşadım, türkiye'yi karış karış gece gündüz 20 yıl dolaşan bir adamım. bunlar bir zamanlar allah dediği için yamyam gözüyle baktıkları adamlarla bugün menfaatleri olduğu için sarmaş dolaştırlar. bakın böyle bir düşük haysiyet paydasıyla siz bu ülkede hiçbir şeyi yerine oturtup tutamazsınız ve halkı da suçlayamazsınız. şimdi evvela türkiye'de balığın başı siyasetçiler ve aydınları hesaba çekmek lazım. türkiye'de aydın aydınlığını yapsa o demin dediğin halkta bu kokuşmalar, bu bozulmalar olmaz. siyasetçi, siyasetçi hiç zaten yapmıyor. şimdi buraları irdelemek lazım. eğer bunu konuşuyorsak ama teknik gidiyorsak tarikatlar dediğim gibi tasavvuf tarihinde bir yozlaşmadır, bunu hiçbir tasavvuf tarihçisi inkar etmez.

    tarikatların tarikat şeflerine ve şeyhlerine verdiği nitelikleri kuran peygambere vermez. o nitelikleri tarikat şeyhlerine verdiler, bu defa peygambere hangi niteliği verecekler? onu da ilahlaştırdılar. işte ehl-i kitabın kuran tarafından itiraf edilen sürçme ve yozlaşması da esas budur."

    (bkz: yaşar nuri öztürk)
    1 ...