yazasım yok sana şu an ama yazıyorum.
en yakınlarım bile bilmezken kim olduğunu, tahmin edemezken.
hani senin gibi bir bilmece oluşturarak, saçma ve ego tatminine dayanan, veyahut gerçek bir bilmece, ki bu bile muallakta.
zeki insanlar hep bir adım önde olmuştur bende, değişik kişiler, farklı, eğlenceli.
ama kasmadan, karakter olarak eğlenceli, olmaya çalışmadan, orjinal.
sonra diğer ildeki var işte, ağlıyor. konuşuyor. beni anlıyor. yanımdaki var. o da var işte. ama seni bi kefeye onları diğer kefeye koysam ya ancak karşılıyorlar ya da karşılamıyorlar. hani o kadar saçma ki, herkes bir yanda sen bir yanda olduğunda ağır basıyor gibisin. acaba hayatın boyunca bu kadar sevilebilecek misin? "bilmiyom." sonra kısaltmaların, yazım hataların, sana özgü, senden sonra bana özgü olan. bakterilerde olan konjugasyon gibi. plazmitlerimle senden aldım ve sen de benden aldın bir şeyler. sonra özdeş iki bakteri olarak plazmitlerimizi başka bakteriler için taşıdık.
emin ol çok iyiyim, çok mutluyum. bilirsin zaten karakter olarak mutlu bir insanım, ki bu bana allahın verdiği en büyük lütuf. tek mutsuzluğumsa, sen mutlu musun onu bilmiyorum. istesen sana yazdıklarımı görürdün. delikli kuruş kadar merak olsa, ki sen benim sözlüğe üye olduğumu biliyorsun, açıp bakardın.
sonra canım yanıyor, herkeste seni arıyorum. o değişik sesini, o zekayı, o gözlerini, ki bir bakışta anlardım ne olduğunu. o deliyi arıyorum ben. o salağı. o mükemmeli. o saçmalıkları, yaptığımız. o mutluluğu arıyor. yani bu mutluluğum sekizinci levelse o level 10 falandı. kısa sürdü, bir yıl sürdü. güzel bir bir yıldı. en mutsuz olduğum anları ve en mutlu olduğum anları beraber yaşadım. ve sen olsan kaldıramazdım o yılı. şimdi düşündüm de, belki de allah yardım etmişti bana. saçma sapan tesadüflerle gelmiştin işte. saçma sapan gittiğin gibi. hem senin farklı bir boyuttan olduğunu düşünmüyor muyum? olabilir tabi. inşallah iyisindir.