diyalektik materyalizimi es gecip hala 1917 sartlarina göre devrim yapmayi dusunen,
hala kitleleri bilinclendiriceğim diye dergi satarak ve ortaya somut cözüm koyamayan,
amigo yeteneksiz edebiyatcilari yucelten ve onlara buyuk bir edebiyatci payesi veren,
iki türkü söyleyip iki saz calinca devrim olucağini zanneden,
aklı bilimi ve sanati red edipte kabiz dogu alman ekolune kendini kaptiran,
daha halkini tanimadan halka umut vermeye çalisan sonunda şapa oturan,
tez antitez ve sentez kurallarindan bi haber olan,
umutlari bürokrat chp'yi hala salakça solcu zanneden,
çağının gerisinde inatla kalmaya çalışan,
ayni platformu paylaştiği insanlar tarafindan özgürlükmüş falan filanmiş gibi ninnilerle uyutulup davar gibi sağılan,
binbir fransiyona bölünüpte bir halt yiyemeyen,
birbirine tutma kaygisindan dolayi türkiye cumhuriyetinde sanatin içine sican,
hala töre cinayetleri, başlık parasi gibi konulari papağan gibi tekrar eden,
köylülükte ısrar eden,
gecekonduculara destek vererek lümpene hizmet eden,
ayni lümpenler akp'yi seçince tu kaka eden,
kasaba politikaciliği ve köylü kurnazliğini inatla sürdüren,
oyunu kurallarina göre oynamadan başariya ulasacağini sanan,
iki pankart atıp iki slogan atinca pek matah bok yemiş gibi gerim gerinen,
daha sahip olduğu idelojiyi bilmeyen anlamayan,
kitle ukalalik etse ne olur etmese ne olur? anca iste bas sisir baska da bir halta yaramaz. şabaklıklarina kendini güldürür. bir kaç dernekte işte kıçı başı belli olmayan deve hamuru çiğnerler. ne diyelim allah akıl fikir versin.