bölünmüş aileler için bazen en büyük kurtarıcıdır.
kötü aile koşulundan etkilenmemen için alır seni yanına ufacıkken, daha o da gençtir. oynar seninle, gezdirir. gözünün önünde büyürsün onun, o da senin gözünün önünde yaşlanır, fark edemezsin.
o sana bakıp, gülümseyip ''sen benim tekne kazıntımsın, sonçemsim'' der, sarılır öper. utanır sıkılır gülümser ''off anane yaa deme öyle'' dersin. sevmezsin çünkü iltifat etmeyi, beceremezsin.
sonra bir gün amına kodumunun hastane yolları görülür. senin yaşlılığı bile konduramadığın o insana, adını bile duymadığın hastalıkları konduruverir doktorlar. üzülürsün, yatağının başında durur elini tutarsın. yine de beceremezsin iltifat edebilmeyi. ''hakkını helal et oğlum'' dediğinde, yine ''off anane yaa deme öyle şeyler'' dersin, daha sıkı tutarsın elini. sonra düşünürsün, aynı cevabı yıllar önce defalarca gülümserken verdiğini.
net konuşup halini idrak edebildiği zamanlarda ''ben böyle olacak kadın mıydım?'' der iç geçirip. dalarsın uzaklara, hatırlarsın o eski yılları, akşam ezanından önce evde olabilmenin en büyük dert olduğu, soba başında defter kaplayıp etiket yapıştırmanın eğlence olduğu, onun daha genç, senin çocuk olduğun o güzel yılları... bir şey diyemezsin.
gitme. ama gidersen de, etiketlere güzelce ismimi yazan dedeme çok selam söyle.