Üç buçuk dakika süren bu kayıttan, kendisinin, eylemini önce "bütün bu olayların arkasında Fransa olduğundan" Fransız Başkonsolosluğu'nun önünde gerçekleştirmeyi düşündüğünü, fakat sonra vazgeçip "vatanımızın kurtarıcısı" Mustafa Kemal Atatürk'ün "huzurunda" gerçekleştirdiğini öğreniyoruz. Artin Penik, Türk-Ermeni kardeşliğine inanmış, bu topraklara yürekten bağlı bir insandı. Toprağı bol olsun.
Artin Penik'in ölümü aynı zamanda da bir "dayanamazlığın" sonucuydu. ASALA teröristlerinin eylemlerini yoğunlaştırdığı, diplomatlarımızın birbiri ardınca öldürüldüğü o günleri anımsayalım, o günlerde bu olaylarla hiçbir ilgisi bulunmayan, masum Ermeni yurttaşlarımızın üzerinde gözle görülmeyen, ama şiddetle hissettirilen o baskıları gözlerimizin önüne getirelim. O zaman Artin Penik'in verdiği ölümcül kararı daha iyi anlayabiliriz. Eğer bugün bir başka Ermeni yurttaşımızın ölümü on binlerce duyarlı insanı sokağa döküyorsa, bu bir yanıyla, Artin Penik'in verdiği kardeşlik mesajları da yerini bulsun, diyedir.
Hepimiz Türk'üz, hepimiz Ermeni'yiz ya da hepimiz Kürt'üz, bu hiç önemli değil, çünkü hepimiz bu toprakların insanıyız. Bulunduğumuz kavşakta önemli olan, yurdumuzun dirliği ve toplumumuzun birliği. Eğer bunu ortak amaç bellememişsek vah bizim talihsiz ölülerimize, vah bizim acıklı halimize... **