öyle enteresan bir ülke, tuhaflıklarla dolu bir diyar burası. en başta başkenti ile ülkenin adı aynı, ikisi de cezayir. havaalanından çıkar çıkmaz trafik insanın dikkatini çekiyor önce. santim santim ilerleyen trafikde bile tek bir kişi bile abanmıyor kornaya, saygıdan ziyade alışmışlık bu durumun sebebi aslında. trafik öyle bir keşmekeş ki bir gün önce 10 dakikada gidilen mesafe bir gün sonra 1.5 saatinizi alabiliyor. ve en garip şey ise trafik lambası olmaması. koskoca başkentte o karmaşık trafiğe rağmen trafik ışığı 2-3 noktada var sadece. onlarada uyan yok zaten. yollarda işsizliğe çözüm olsun diye ne de olsa petrol gelirimiz var mantığı ile kadro verilmiş polisler ve bu polislerin kurduğu polis baraj noktaları mevcut. bu barajlar da aracı yavaşlatıp, iç lambayı açıp, ön farları kapatıp öyle geçmek zorundasınız. tabi sizden şüphelenirler ise aracı sağa çekip arama yapma gibi durumlar olabiliyormuş. tabi türk rehberimiz işin püf noktasını öğrenmiş adamlar bakmaya başlar başlamaz eli ile selam veriyor polislere ve adamlar inceden koltukları kabartıyorlar. haliyle hiç bir baraj noktasında durdurulmadık. bir de bu barajların bazılarında bir polis elinde metal uzun bir teli olan bir alet ile araçlarda bomba olup olmadığının kontrolünü yapıyor. bi halta yaradığını sanmıyorum ama, aracınızda bomba olursa eğer bu alete dikkat edin derim bu ülkede. bu aletleri de resmi olarak tanımadıkları hatta ülkede resmi temsilciliği bile bulunmayan israilden alan bir yönetimi var bu ülkenin.
enteresan bir dilleri dilleri var ayrıca. fransızca desen değil, arapça desen değil, derce desen değil. hepsini ortaya karışık konuşuyorlar. ama aksanlı ve çok düzgün bir fransızca ile konuşan birisi ile karşılaştıkları anda, o aylık 200-300 dolara çalışıp her tarafı ile ortama hava basan polisler bile el pençe divan duruyorlar neredeyse, saygı da kusur etmiyorlar. ama eğitim almadan orada durarak ne fransızca ne arapça öğrenmek pek mümkün değil.
kuskus denilen milli bir yemekleri ve sahra çayı adı verilen naneli çayları meşhur. kuskus denenebilir, naneli çayı mutlaka deneyin diyebilirim. çayın bulanık görüntüsü sizi ürkütmesin, bazı seyyar satıcılarda bile hakikaten müthiş lezzetli çay içebilirsiniz.
halkı türkleri çok seviyor genel olarak bu gidecek olanlar için bir artı. hele kıvanç tatlıtuğ ki kendisini muhannet gibi bir isimle tanımakta cezayirli arkadaşlar, sanırım gümüş dizisinin orada yayınlanan çevirisinde ki adı buymuş, havaalanından ülkeye girse daha çıkamadan parçalarlar sanırım. kenan imirzalıoğlu ve kıvanç çok revaçta burada. ezel, aşk-ı memnu, kurtlar vadisi cd'lerini korsan cd tezgahlarında görebilirsiniz. kızları çalışmaya giden türk erkeklerine aşıklar, malum ya bu sebepten delikanlılar türklere inceden kuruluyorlar. kafelerde türkçe konuştuğunuzu duyan bir cezayirli bayan gelip sizinle tanışmak isteyebilir. bu gayet normal cezayirliler için.
ekonomik açıdan ise tam bir ayrım söz konusu. ülkede rüşvetle çözemeyeceğiniz iş yok gibi. daha ülkeye girerken açık açık rüşvet isteyen polisleri var havaalanında. gelirleri petrol ve doğalgaz sayesinde güçlü. bütçe açıkları falan yok. paraya ihtiyaçları da yok. petrol rezervleri olmasına rağmen, kodaman devletlerin istediği kurallar çerçevesinde bunu kullandıkları için maddi sıkıntısı yok devletin. işsizlik var ama dert eden bir halk söz konusu değil. hatta işsizliği değil hiçbirşeyi dert eden bir halk söz konusu değil burada. varsa yoksa futbol, messi, fransa. sıcakkanlılar ama kaygısızlar. polisler 200-300 dolar para kazanıyor aylık; bir kilo üzüm 4-6, fanila 5, orta kalite takım elbise 120 dolar mesela. ekonomi geçmişi olanlar gini katsayısını bilir, burada gini katsayısı 1e çok ama çok yakın tahmin ediyorum. yani gelir adaletsizliği çok fazla, aradaki makas o kadar açık ki türkiye'de ki gelir adaletsizliği tırnak makası gibi kalır. ülkede bir ticaret yapanlar var bir de maaşlı çalışanlar. aylık 350 dolara kalifiye dil bilen vasıflı eleman çalışıyor bu ülkede. ve iyi para sayılıyor. normal çalışanlar 220 dolar gibi bir gelire sahipler ki bu para ile nasıl geçindiklerini çözmeye benim matematiğim yetmedi. tüm bunlara rağmem ticaret yapmak çok bakir ve aç bir pazar. 3-4 yıllık bir süreçte bu ülkede çok büyük paralar kazanmak işten bile değil. hem de ufaktan başlayarak. türkiye de batıp orada milyon dolarlarla oynayan adamlarla dolu cezayir. zaten yapacağınız iş ne olursa olsun petrol ve doğalgaz gelirinden pay almaya çalışmak sonuçta.
neticede amaçsızca gidilip görülecek bir ülke durumu yok, turistik bir gezi planlamak akıllıca olmaz. ancak iş yapmak isteyenler için biçilmiş kaftan cezayir.