"ne mutlu ürktüm diyene" şeklinde bir tezahürü de olması muhtemel sözleri , harfi harfine birincil anlamlarıyla değerlendirdiğinizde ; bırakın mükemmellik iddialarını, tanrının soykütüğü bile araştırma sorunsalı haline gelir.
evet hiçbir ırkın bir başka ırka karşı üstün olmadığı yollu sözü yinelemek istemiyorum. her ırkın kendine has dinamikleri , potansiyeli ve coğrafi sebeplerden dolayı yaşam tecrübesi olduğunu da irdelemeyeceğim. sadece gözlemlerimizin o çölsü ve seraba dönüşme arafesindeki halet-i ruhiyemize değinmek istiyorum. evet evet ülke kurtarmayan sözler, tarihin subjektif evrende yamulmadığı ve kronolojik ve dahası istatistik ögelerin sulandırmadığı şeyler. burjuva adetlerinin görkemini , siterilliğini , cafcafını , şatafatını da bu yazıda bulamayacaksınız. riyakarca sınıflaşmış yapılar da yok burda. piposunu tüttürürken , eli çenesinde insanların sanatsal tabloları yorumladığı o eşsiz leziz entelektüel sohbetler de yok. zencilerin kiliseye giremediği dönemler de yok.
peki ne var? hiç
evet geriye ne kaldıki ey okur kocaman bir hiç!
o halde o hiç'i biraz açalım.
evet camilerde çorapları kokan insanlarla aynı safta bulundum ve müsamahayı öğrendim . aynı safta yanımda kimin olduğu hiç umrumda olmadı . orada bulunma amacım da zaten farklıydı. evet herkesin çorabının kokmadığı bir camii de hayallerimi hep süsledi ama , bu hristiyan olmam için bir gerekçe asla olmadı.(bir mankeni anımsıyor burada yazarımız)
ayrıca tespit yaparken objektif cömertlik yapmak da kaçınılmazdır.(rusyanın iyi yanlarını da görmemiz gerekir,ya türkiyenin! )
gelelim asıl konuya:
evet türkiyenin yüzde 60'nın aptal olduğu tesbitini de bizzat üstüme alındım hep. istiyordum ki aptallarının benim gibi olduğu bir ülke olsun burası.
öyle bir ülke olsun ki , uyuşukluğun döşeğinden kalksın ve kendisiyle yüzleşsin. zor zamanlardaki gösterdiği o saygıyı yardımı yaşama gayesi haline getirsin. ama asla bir başka diyara bir başka kültüre bir başka bilmem neye kaçmasın. kendi değerlerini unutmak için çaba sarfetmesin. özenmesin bir başka şeye örnek alsın ve sınırlarını belirlesin. isterdim ki , ithal paradigmalarla memleket meseleleri üzerinde beyhude uzlaşı yapmasın. emek gibi yüce bir kavramı gidip de marx'ta aramasın . bu topraklarda asırlık bir geçmişi olduğunu biraz kazı yaptığı takdirde de ulaşabileceğini unutmasın.
ya da bütün bunları unutsun ve bir mağaraya inzivaya çekilsin.
