hep sağdan soldan duyduğum ama yok artık o kadar da değildir diye düşündüğüm ama geçen ağustos ayında, yani ramazan ayında kendi gözlerimle tanık olduktan sonra artık iyice hak verdiğim gerçekliktir.
iş icabı arabamla izmire gitmem gerekiyordu. neyse öğle vakti izmire ulaştım. tam girişte benzinciden benzin alayım dedim. girdim istasyona, ortalıkda görevli yok. a bir baktım hepsi gölgeye çekilmiş, çay sigara eşiliğinde lagara lugara yapıyorlar. hem de ramazan günü, millet ortasında ve mesai saatinde, üstelik gün ortasında. güvenlik kameraları olmasa komple dükkanı soy götür, hiç birinin ruhu duymayacak.
neyse beni gördüler ve yüz ifadelerinden anladığım kadarıyla muhabbetlerini böldüğüm için pek de memnun kalmadılar ki o ona seslendi, bu buna emretti, it ite it de kuyruğuna derken, zorla da olsa benzinimi aldım, ödememi yaptım. belki dedim adamlar en azından misafirperver olurlar da 34 plakama bakarak buyrun çay için falan derler. ama nerde onlarda o duyarlılık. tabi ben de sonunda dayanamayıp, yarı içimden yarı mırıldanarak s.kiim tabiatınızı diyerek ordan uzaklaştım ve bir daha da oradan benzin almaya tövbe edip sadece tuvaletinin içine etmek için uğrama konusunda kendi kendime karar aldım. izmire de izmirliye de ancak bu yakışır.
evet. bu memleket izmirlilere kalsa var ya on yıla kalmaz aynı yunanistan gibi batar. öyle nalet adamlar. konuşmaya geldi mi de mangalda kül bırakmadıklarına aldanmayın. icraat sıfır. şimdi aklıma geldi. belki de biz hep bu izmirli kızlara haksız yere yükleniyoruz. adamları böyle miskinse kızların da haliyle gözü dışarda olur.