bilindiği gibi, dil bilginleri, şu yüzyılımıza dek inceleyebildikleri dünya dillerini üç büyük ailede toplamakta birleşmişlerdir. hint-avrupa dilleri, semitik diller ve türk dilleri. üçüncü bölümde bulunan dillerin önce türk-tatar ve fino-ugriyen adları altında bölümlenmiştir. fin ve macar dilleri ayrıldıktan sonra geride kalan kümenin, türk dilleri olarak adlandırıldığı görülür. ama, bu isim altında incelenen dilleri konuşanların birbirleriyle kolayca anlaşabileceklerini düşünmek yanlıştır. nitekim, dilleri sementik diller ailesi içinde bulunan araplarla yahudiler de bu durumdadırlar. dahası, geniş hint-avrupa dil ailesi içinde, üstelik yakın akraba durumunda olan almanların, ingilizlerin, fransızların, italyanların anlaşmaları da olanaksızdır. bize gelince, bizim anadolu türkçesiyle birer diyalek ilişkisi içinde bulunan azerbaycan türkçesi, kırım türkçesi, gagavuz türkçesi ve rumeli türkçesi dışındaki ural-altay dillerini konuşanlarla durumumuz aşağı yukarı ona benzemektedir.