savaş

entry362 galeri video5
    117.
  1. çeşitlilik gösteren bir olaydır.

    Savaş her zaman var olmuştur. Bunu sadece fiziksel dünyada algılamamak gerek. Savaş, ruh ve fizik dünyasında zıtlıklar ile birlikte dünyaya gelmiş insanoğlu ile hep var olmuştur. iki gerçek ya da iki hayal arasındaki farkları anlamaya çalışmak, iki kuram arasındaki benzerlikleri tespit etmeye çalışmak, iki problem ya da soru hakkında çözümler ve cevaplar aramaya çalışmak; savaşın başladığı nokta ise hangi iki gerçeğin, hayalin, kuramın, problemin ya da sorunun baskın olduğuna karar verme noktasına gelinmesidir.

    Kalbin ve aklın savaşı ise, hayatında hep ikilemler içinde kalmış ve karşılaştığı zor durumlardan hangisini kullanarak kurtulmaya çalışacak insanın vardığı noktada başlar. Mantık ile sorulara cevap arayan bir bedenin vereceği tepkiler ile kalbi rehber atayarak cevaplar aramış bir bedenin vereceği tepkiler arasındaki karşılaştırmalar ivmeleri iki farklı noktalara çekecektir.

    Mantığın gücüne inanıp hayata bakış açısı yaratmak ile her metafizik gerçekliğe inanıp bir hayat görüşü yaratmak noktasında başlar savaş ki; bu inanç savaşıdır. insanın kendisi ile hangi iki değer arasında inancını şekillendireceği sorunu ile karşı karşıya gelmesi ve durumu savaş haline sokacak kadar çaresiz adımlarla çıkmaz sokaklara doğru sürüklemesidir inanç savaşı. Mantığın yarattığı veya yaratacağı gerçekliklerle nerelere kadar gidilebilirin, kalbin direktifleri ile beden ve zihnin hangi kapıları açabilirin savaşı. Öyle ki her iki yolda engel teşkil edebilecek şüpheler, paranoyalar, yaratımsal evrede oluşabilecek her türlü pürüz ve dilemmalar, seçim savaşını kızdıracak etmenlerdir. Savaşın başlangıcının temel nedeni insan zihni ve kalbi olduğu gibi gidişatı da zihnin ve kalbin yarattığı ya da yaratacağı ikilemler, soracağı sorular, iteceği uçurumlardır. Kaybedilerek gelinmiş bir sonuç ise en baştaki inanç ya da mantık seçiminin sorgulanmasına ve savaşın başlangıcına dönüp yapılmış seçimlerin değiştirilmesine sebebiyet verir.

    Materyalist seçimler ile gelinen noktada hüsrana uğramak. Sonrasında fizik ötesi ile çözüm aramak. Kalp rehberi, insanı karanlık bir ormana sürükledi ve karşı tepelerde Araf'ı gösterdi. Öyle ise makul gerekçeler merdivenine tırmanıp aydınlığa doğru yükselen bir adamın, böyle bir savaşın gidişatını, sonucu görmeden değiştirmesi kolay değildir. Kimse seçmiş olduğu yoldan geri dönme cesaretini, öz güvenini ve insanların kendine bakış açısını değiştirme ya da kaybetme korkusundan ötürü gösteremeyebilir. Seçtiğinin sonucunu görmelidir. Doğru seçim yaptığını zaten sorunları bir bir çözebilmesinden anlar. Çıkmaza girip başının belada olduğunu fark eden biri ise sonucu tahmin edebilir ve oraya varmadan çok önce seçimlerini gözden geçirmeye koyulur. ikinci davranışı göstermek insanın kendisi ile olan bir başka savaşını kazanmasına bağlıdır.

    Seçilen seçenek ile yola çıkmak ve birçok şey yaşamak. Şimdi ise pişmanlık ve gerçeklik dışılık teşkil edebilecek bir noktaya varmak. Durumu gözden geçirip diğer şık ile yola devam etmek ya da baştan başlamak, seçilmiş olunan şık ile buraya kadar gelinen onca yolu gerçek dışı mı kılacak? Bu sonuç tüm o gerçekliği birdenbire siliyor mu? Gerçek ile gerçek olmayan arasındaki farkı idrak edememe gibi bir yerde yaşamaya başlamak ne çeşit bir cehennemi andırır, ürkütücü.

    Tüm bunların aksine insanın savaşa ne zaman girdiği değil nasıl iştirak ettiği daha ön planda durmaktadır. Yeni doğan bir bebeğin doğum boyunca geçtiği evrelerden ve gelişim sürecinden yola çıkmayı doğru buluyorum. Öyle ki; anne rahminde neler yaşadığının bilincinde olmayan, ıslak bir ortamdan kuru bir ortama geçtiği anda üşüdüğünü hisseden, gözleri ile ışığa ilk defa şahit olan bir bebek canlanıyor zihnimde. irin ve belki kan içinden çıkan, çıkar çıkmaz ciğerlerini ilk soluduğu oksijen ile yakan ve neticesinde gözlerinden yaş döken bir bebek. Dünyanın ilk saniyeleri fiziksel olarak kendisini etkilemiş, çok da temiz olmayan oksijen ile ilk kire bulaşmış, gözlerinden ilk damlalarını duygusallıktan çok öte bir sebeple dökmek zorunda kalmıştır. içine çektiği oksijenin, akıttığı gözyaşlarının ve anne rahminden çıkarken ki yüzleştiği zorlukların verdiği yorgunluk ile hayatındaki ilk uykusuna dalar günün sonunda. Henüz rüya görebilecek kadar günlük olaylara tanıklık etmemiştir gözleri. Beyni henüz analiz yapıp bunları rüyasında bambaşka boyutlara taşıyacak kapasitede değildir. Kimler hatırlar bilemem ama belki de uykunun en tatlı olduğu bir dönemdir bebeklik dönemi. Temiz, saf, uçsuz karanlık.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük