defansı çizgi halinde neredeyse orta sahaya çekip, sol taraftaki koridoru oturduğu kulübeden göremeyen, ikinci yarı oyuna ersen martin'in girmesi ile rakibin topu ortadan şişirerek hava toplarını indirip ceza sahası ön çizgisi civarında derin paslarla gol arayacağını sezemeyen kürdanına kurban fransızın sonucunu hazırladığı karşılaşmadır.
trabzonspor'un beşiktaş'tan daha iyi oynadığı ve daha çok pozisyon bulduğu bir gerçektir. ancak yine de, beşiktaş bu maçı kazanabilirdi. çünkü, ne ikinci yarının başında 7 dakikada 3 gol getirecek bir baskı kurdu trabzonspor ne de beşiktaş bu sürede bu kadar mahkum oynadı. her şey, baki'nin kendinden beklenen hamleyi yapıp ersen martin'in bir adım gerisinde kalması sonucu gelen ilk golle başladı. beklemediği kadar erken gol bulan trabzon bu dakikadan sonra müthiş saldırmaya başladı. bu anlarda, adeta eli ayağına dolaşan, sahada duracağı yeri dahi bilmeyen beşiktaş da, bu şokla 2 golü daha kalesinde görüvermiştir. oysa ki, tigana, ikinci yarı başında 2-0'lık skora aldanmayıp gerekli değişikliklerle sahaya çıksaydı trabzonspor 60. dakikadan sonra tamamen demoralize bir şekilde oyundan düşebilirdi. nihayetinde, ziya doğan çok başarılı hamleler yaparak maçı takımı lehine çevirdi ve haklı bir galibiyet aldı.
söylemeyeyim diyordum ama dayanamadım yine..bir oyuncu var beşiktaş orta alanında gezinen..şöyle saçları uzun, arjantinli bir zat. aldığı her topu kaptıran, her ikili mücadeleyi kaybeden, ayakta duracak hali bile olmayan, sahada bırak gezinmeyi yürüyecek dermanı bile olmayan bu delgado'ya hadi 45 dakika dayandın da, ikinci yarıya neden bu oyuncuyla başladın sayın tigana?
tigana'yı da geçtim, egoist, takatsiz, takım oyununun son derece dışındaki bu oyuncuya 5 milyon dolar verip de alan yönetici, ben senin de aklından, futbol bilginden şüphe ederim, ediyorum. allah hepinize akıl fikir versin.
sonuç mu?..olan yine, ilk yarı 2-0'a aldanıp da "acaba ?" diyen, sevinmek için sevmeyenlere olmuştur..