ekonomik adaletin sağlanamadığı toplumlarda ortaya çıkan "fakir-fukara" kesim, toplumsal sorumlulukların sırtlarına yüklendiği kesimdir. toplum olarak çoğunluğun bu kesime girdiğini düşünürsek; şehitlerimizin anadolu'nun bağrından ve büyük kentlerin varoşlarından çıkması şu anki tablo için çok ama çok normaldir. kaldı ki bu tablo ekonomik adaletsizliğin nelere yol açabileceğini net şekilde göstermektedir.
fakir-fukara olanın eğitim, sağlık, eğlence, sosyal hakkı yoktur. o her türlü tehlikeli işe sürelebilir. yaşamdan alıkonmuş; hayatları ellerinden zorla alınmış insanlardır. en büyük çaresilik kıskacına yakalanan insanlar genellikle bu kesimden insanalrdır. hırsızlık yaptığını duyarız lanet okuruz içimizde veya dışımızdan. ama bilmeyiz ki bunu yapan insan açtır aç...
diğer kesime yani godoman! kesime baktığımızda bunlar toplum içinde azınlıktadırlar ama dünyanın kaymağını bunlar yer. ekonomik olarak dönen sıcak paranın %92'si bu küçük toplumun elindedir. geriye kalan milyonlarca yığına sadece %8 lik bir pay bırakırlar. paranın vermiş olduğu bu güç sayesinde de kendi oğulları ve ya kzıları hep güven içinde yaşar. fakir fukaralardan çalınan eğitim, sağlık ve sosyal hakları hep bu godoman kesim kendi çıkarları için kullanır.
bu boyunduruktan kurtulmanın tek bir yolu vardır. o da sayısal üstünlüğün farkına varıp güçlü bir direnç eşliğinde adalet isteminin dillere ve uygulamalar dökülmesidir. "faki-fukara" kesim yüzyıllardır kendisine biçilmiş rolü sorgulamadan oynamaktadır. ama bir parça mum ışığı bile koca karanlıkları bertaraf eder. aydınlıklar yakındır!