Çevreme bakıyorum. Duman altı olmuş odamda çevreme. Koltuğa, yüz üstü yatmış çantama, kenarından süzülmüş kahvenin lekesi kalmış bardağa, kül kaplamış masaya. Gördüklerimin bir anlamı yok sanki. Bütün bunlar ne. Ve ellerime bakıyorum. Doğduğumdan beri bildiğim ellerime onları bile algılayamıyorum. Yaşım yaşadıklarım yok sanki. Hiç olmamışım ya da milyonlarca yıldır yaşıyormuşum gibi. Sadece göz oldum sanki. Arkasında akıl olmayan göz. Sadece gören o kadar. Gördüğünü anlayacak bilgisi olmayan göz. Gördükleri ağır ağır akan bir çift göz. Öyle bir göz ki onca şeyi paylaştığı elleri bile tanımayan. Öyle bir göz ki kendi bedeni dahil tüm evrene yabancılaşan.