--spoiler--
her ne kadar çok yaratıcı olmasa da, geleneksel türk filmlerinden ayrılmasına yol açacak pek çok özelliği vardı. zaten kadroda şener şen ve cem yılmaz'ın yer alması, daha filmin başlarında "abi bu film güzele benziyor." dedirtiyor insana. ayrıca okan yalabıktam bir çömezdi gerçekten, rolünün hakkını verdi. şener şen için bir şey demeyeceğim zaten. kabadayı'da, eşkiya'da neydi ise burda da oydu, ustaydı. ama filmde beni en çok etkileyen karakter idris, yani cem yılmaz oldu. gerek deli dolu ve çılgın oluşu, olaylara verdiği tepkiler, sert çıkışları ve ona çok yakışan o sokak ağzı olsun, gerekse ölümü olsun, muhteşemdi tek kelimeyle. adama bir kez daha hayran kaldım. idris karakteri, senarist tarafından çok güzel yaratılmış, ve tabi cem yılmaz tarafından da şahane canlandırıldı.
film genel olarak sürükleyiciydi. katilin battal olduğunu, daha o adamı ilk gördüğümden beri anlamıştım. ama açıkçası sebebini hiç düşünmemiştim. şener şen (filmdeki adı ferman gibi bir şeydi, tam anlayamadım.)'e vermeye çalıştığı mesajlarla, "katil benim, ama ispatlayamazsınız ve bir şey de yapamazsınız." mesajı veriyordu doğrudan. fakat idris yine deli doluluğunu gösterdi. bu bünyeye bir de alkol eklenince... ölürken eliyle yaptığı işaret ise bana kayıp sembol'ü anımsattı.
filmin başından itibaren ara ara konuşan kızın söylediği gibi, eller masal anlatıyor cidden...
ayrıca, ben cem yılmaz'ın ölmesine ciddi anlamda üzüldüm. ne bileyim, "semiallahulimenhamideh" diyerek kalkmasını bekliyordum tabutundan, o gözlüklüyü oraya sıçıttıracaktı falan. güzel olurdu.
izlediğim türk filmlerinin en iyileri arasında kısaca.
--spoiler--