hangimizin başına gelmedi ki bu olay. hangimiz ağzını yüzünü yamultmadı ki, dilini çıkarıp olabilecek en saçma sesleri çıkarmadı ki bebek karşısında.. bilumum toplu taşıma araçlarında yaptığım gözlemlerin sonunda kadın erkek, yaşlı genç, türk kürt laz çerkes, herkesin ama herkesin ortak problemi olarak gördüğüm bir durumdur efendim.
peki bu araştırmaya nasıl başladım..
günlerden bir gün babamla metrobüs ile söğütlüçeşme tarafından ayvansaraya gitmemiz gerekti. babamı birazcık tanıtmam gerekirse adanalı, sert bakışlı, sert tipli bir insandır. gençlik zamanlarında hızlı ülkücülerdenmiş zaten. şimdiki sivil toplum örgütlerinin eylemlerini falan izlerken ''eskiden böyle miydi biz hööt dedik mi millet kaçacak delik arardı'' diyor zaman zaman. fazla anlatmıyor o günleri zaten ''herkes silahlıydı diyor'' ''ya vuracaksın ya vurulacaksın'' diyor ''kandırıldık. bir nesili heba ettiler'' diyor.
daha fazla bir şey anlatmıyor. günahı sevabı boynuna.
neyse efendim (efendini yiyim) kendi kendime laf attım lan * metrobüste gidiyoruz. ayaktayız tabi. oturabildiğimiz görülmüş şey değil. hep dolu amına koyim. yanı başımızda arabasının içinde bir bebek var. annesi yanı başında ilgileniyor onunla. ve bebeğin varlığımızı fark etmesiyle müsabaka başlıyor.
başta büyük mücadeleler verdim bebekle göz göze gelmemek için. dışarıya bakıyorum. sağa sola bakıyorum. çaprazımda duran hatunu kesiyorum. telefonla oynuyorum. durakları sayıyorum. ama yok arkadaş. ben ilgilenmedikçe lanet ufaklık mutluluk kahkahaları atmaya devam ediyor. çekim gücünü artırıyor. yav resmen ''boşuna uğraşma tatlım, eninde sonunda buraya geleceksin'' diyor.
sonunda kendimi zeynep adlı bebeğin oyuncağı olarak ''büüüöüüğğ büüüöüüüğğ kimmiş bu? kimmiş bu? hanimiş zeynep hanimiş ufak zeynep'' derken buldum.
hadi ben neyse.. genç yaşımda (22) tecrübesiz, aklı biraz havada biriyim. ya babama ne demeli. babam (... kaçtı lan. hassiktir babamın yaşını unuttum. ulan kaç doğumluydu..) yılların ülkücüsü, ağır abisi, sert bakışlı, sert mizaçlı adamı pammık şekere döndü iki dakikada. ulan sanırsın ben direk böyle doğmuşum da adam hiç bebek görmemiş. o nasıl saçmalamalar. o nasıl sesler öyle. utandım lan. kız da gülmeye başlayınca camı kırıp otoyola atlayıp elimde direksiyonla çocukluğumuzdaki gibi kendi kendime kobra takibi oynayasım geldi.
sonuçta bu olayın genç dimağımda açtığı yarayla ''sadece ben mi acaba?'' diye düşünerek bebek gören büyükleri incelemeye başladım. ve sonunda yalnızca benim ve babamın değil herkesin kanayan yarası olduğuna hükmettim. bebekler ses çıkarmaya başladı mı en yakındaki büyük (yaş, cinsisyet, ırk ne olursa olsun) yavşamaya başlıyor. ne karizma bırakıyor ne ağırlık. hemen yılışık biri oluyorlar. ama suç bizde değil. kesinlikle bebeklerde.
benim bebeğim böyle manipülatif bir sosyopat olmayacak. gayet ciddi, adam akıllı, ne istediğini bilen bir bebek yapacağım. doğar doğmaz smokinle gezecek çocuk.