sözlük yazarlarımızdan pek değerli kankuli ile geçirilecek bir gecedir.
akşam üstüne doğru aradı beni ve seni marmara üniversitesi ilahiyat fakültesi önündeki cami'den alırım dedi. ikindiyi de orada kılacakmış.
üzerimde mini eteğim vardı "sana uyar mı" dedim. farketmez dedi. tesettür mağazası var orada, bir pardesü ve türban alırız dedi.
biraz erken çıktım işten, minibüsten indikten sonra vitrinlere baktım. ezan okunuyordu. demek ki kankulim 15-20 dakikaya gelir dedim.
aslı börek'e girip bir çay söyledim. telefonum çaldı. arayan kankuli idi. ayağında hacı dedemin de giydiği şahsımın çok hoşuna giden sandalet ve içinde siyah çorap vardı.
şalvarının üzerine kareli gömlek giymiş colormatik gözlükle kıyafetlerini tamamlamıştı. badem bıyığı ve hacı fesiyle oldukça çekiciydi. üstelik hacı misi de sürmüştü.
beraberce bir tekbir mağazasına girdik, önce bir pardesü sonrasında da baş örtüsü aldık. içime namaz kıldığım anlardaki gibi bir nur dolmuştu bu size anlatamam. ödemek istedim
"burda senin paran geçmez dedi" hakim yakalı ve sakallı amcalar allah mübarek etsin bacım dediler
sonrasında beraber maklube yemeye gittik. o ana kadar akşam yemeklerinde şarap içmeyi seven ben nedenini bilemediğim bir şekilde
gül suyu ile yapılmış aşure istedim. kankuli orada da hesabı ödedi. çok cömertti. "Ebuzer El- Gıfârî" filmine iki biletim var" dedi.
hınzır şey bana küçük sürprizler yapmaya bayılıyordu. filmden önce gösterilen "allah'ın sadık kulu" filminin fragmanında beraberce ağladık.
geceyi noktalamak üzereydik, ben yaşadıklarımdan çok hoşnuttum. bir gül kopardı ve dedi bu gül peygamber efendimizi temsil eder.
hala o gülü koklayıp bu yazıyı yazıyorum. sanırım ben aşığım artık...
not: yazılanlar gerçek değildir. sadece kankuli isimli şahsın allah'ın her günü atatürk'e, laik kesime, izmirliler'e, mini etek giyen biz kızlara
saydırmasına ana avrat dümdüz gitmesine bir naziredir. biz onun yaprığı gibi ne küfür ettik yazımızda ne de aşağılamada bulunduk. bel altına da vurmadık.