kurban kesmek

entry84 galeri video2
    46.
  1. "kurban kesmek" kavramını anlayabilmek için öncelikle "kurban" mantığının nereden geldiğine bakmak gerek; çünkü islamiyet, dünya tarihi içinde henüz çok yeni bir dindir. islamiyetten çok çok önceleri de kurban kavramı vardı ve uygulanmaktaydı... en başta insanlar çok ilkeldi. her şey tanrıydı. korktukları, güç yetiremedikleri her şey tanrıydı. kocaman ağaç, büyük dağ, azgın nehir, koca ayı, yüksek kartal... yüzlerce, binlerce tanrı vardı ortalıkta... kendi arasında takas sistemi uygulamaya yeni yeni başlayan insan bunu sevdi ve tanrılara takas önerdi: kendi canının yerine nehre domuz attı, yıldırım onu yakmasın diye sunakta geyik yaktı. "kurban kültü" (tapınması) başladı.

    bütün ilkel tapımlarda, kurban etme ayinleri vardır. değişik dualar ve ritüeller eşliğinde insan ya da hayvan kesilir. tanrı'dan bir şeyler (sağlık, bereket, cennette bir köşe) istendiği zaman bir canlının boğazı kesilir ve bu bir tür pazarlık payı olarak garantilenir. bir tehlikeden kurtulunduğunda ya da bir şey çok istendiğinde adanan "adak" da bu kategoridedir.

    daha sonra semavi dinler dediğimiz kitaplı dinler süreci başladığında ise kurban etme kavramı azalmıştır. zebur'da, tevrat'da ve incil'de kurbana hükmolunmaz. ama kuran ile birlikte yine kurban kavramına geri dönülür.

    "gıda için hayvan kesmek" ile "ibadet etmek için hayvan kesmek" konusunun karıştırıldığını gözlemledim.

    kendi besinini metabolizmasında üretmeyen, dışarıdan alan, yani "dışbeslek" olan canlıların beslenme rejimleri, hepinizin bildiği gibi 3'e ayrılır:
    - herbivor (otçul)
    - carnivor (etçil)
    - omnivor (hepçil)
    insan omnivor bir canlıdır; yani hem et, hem ot ile beslenir.
    doğada çok sayıda omnivor hayvan vardır; ayı (balık, meyve), fare (böcek, tahıl), kuşlar (böcek, meyve), balıklar (deniz canlıları, yosun), bazı maymunlar (kuş, meyve), arılar (leş, çiçeközü), köstebek (solucan, bitki kökü).. vb.
    nasıl bir otçula "ot yeme", bir etçile "et yeme" diyemezsek; bir hepçile de "et ya da ot yeme" diyemeyiz.
    insan, biyolojik olarak hayvandır; bir insana "et yeme" demenin, bir köstebeğe "solucan yeme", bir serçeye "kelebek yeme" demekten farkı yoktur. insan et yer.
    fakat bunu ihtiyaçlarla sınırlandırmadığı sürece, ortaya korkunç israflar ve katliamlar çıkabilir.
    buna değinen çok sayıda paylaşım olduğu için bu konuyu açmıyorum.

    din gerekçesi ile hayvan kesmek ise farklı bir noktadadır.
    burada gıda ihtiyacı değil, soyut bir gerekçe söz konusudur. kendinden yüce bir varlığa tapmak için bir canı yok etmek söz konusudur. tanrı'ya ibadet etmek için koyun kesmek, şeytan'a ibadet etmek için kedi kesmek, iştar'a ibadet için geyik kesmek, zeus'a ibadet için boğa kesmek, ilkesel olarak birbirlerinden farklı değildir. her durumda olağanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan bir yüce varlığı hoş tutmak için can almak vardır. (masum bir kanın, kendi günahlarını yıkayacağına inanma çabası vardır...)

    alınansa hep korunmasız bir masumun canıdır. (kaplan, aslan, fil, yılan, v.b. tehlikeli hayvanlar kurban edilmez, risklidir... kurban ve adaklar, genelde savunmasız otçul ya da güçsüz etçildir.)

    kurban kesimi için "allah böyle emretmiş" diyen insanlar vardır ve bu onların inancıdır. aynı allah faizi haram kılar, ama bu kişilerin bankalarda faizlerde paraları vardır, burada allah'ın emri geçerli değil midir? aynı allah, varlığın belli oranının fitre ve zekat yoluyla bağışlanmasına hükmeder, allah'ın emrine burada uyulmakta mıdır? aynı allah "komşun açsa tok yatmayacaksın", "komşun açsa hacca gitmeyeceksin" demiştir; her kurban kesenin ya da her hacının komşusu tok mudur? bu da allah'ın emri değil midir?
    kurbanı "allahın emri" diye savunan kadınlar, eşlerinin üç kadın daha almasına rıza gösterebilecekler mi, bu da allah'ın hükmüdür... aynı kadınlar, mirastan erkek kardeşlerinin tam pay, kendilerinin yarım pay almasını kabullenecekler mi, bu da allah'ın hükmüdür. aynı kadınlar, tanık oldukları ya da başlarına gelen korkunç bir olay için mahkemeye başvurduklarında, kendi şahitliklerinin geçerli olmayışını, iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olduğunu biliyorlar mı, razı mıdırlar, bu da allah'ın hükmüdür. aynı kadınlar, kızlarını çocuk yaşta evlendirecekler mi, bu da allah'ın hükmüdür.
    allah'ın tüm bu zor hükümleri duruken, uygulanması en kolay hükmünü; yani kan akıtmayı yapmakla ibadet tamamlanmakta mıdır?

    bir tanrı, onca güçlüyken, neden kendi yarattığı bir canlıya, yine kendi yarattığı bir canlının kanını döktürür? buna ne ihtiyacı vardır?
    bir tanrının bir insana "şu hayvanın boğazını kes, seni cennete alayım" demesi ile bir babanın çocuğuna "kardeşinin boğazını kes, sana bisiklet alayım" demesi arasında ilkesel anlamda ne fark vardır? ikisinde de vahşetin ödülendirilmesi yok mudur? aynı insan; tanrı'yı dinleyip hayvan boğazladığında dindar, babasını dinleyip kardeşini boğazladığında cani olmaktadır... ödülün cennet ya da bisiklet olması, cinayeti haklı çıkaran bir unsur mudur?

    eğer amaç "fakirlere yardım" ise çocuk okutunuz. doyurunuz. giydiriniz.
    masum bir hayvanın kanı, sizleri günahlarınızdan arındırmaya yetmeyecektir...
    günahlar kanla yıkanmaz...!

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/189551/+
    0 ...