sonra arkanı döner ve gidersin geldiğin yerin yalnızlığına.
saçım başım darmadağın, gözlerim bile iyi görmüyor sanki, zorla açıyorum kapıyı.
içeri girdiğimde o lanet sigara, içki kokusu. mutfakta tepeleme bulaşık, sağa sola atılmış iç çamaşırları, kıyafetler, köşelere toplanmış kıl yumakları, yatağın üzerinde seks rengi lekeler
öylesine zor ki bu evde beş dakika daha geçirmek.
kendimi leş gibi bir eve temizlik için gelen temizlik görevlisi gibi hissediyorum. ağzımda ona uygun küfürler var. her şeyi temizlemek, hatta evin ortasına toplayıp yakmak var aklımda.
yerden topladığım tüm kıyafetleri renklerine bakmadan tıkıyorum makineye. ardından tüm çarşaflar ve yastık kılıflarını. bir de kendimi tıkabilsem keşke!
en uzun programı açıp, tüm gözlerini tıka basa deterjanla dolduruyorum.
sonra bulaşık!
en zor olanı da şarap bardaklarını yıkamak, lanet olsun!
kendime kızıyorum bulaşık makinesi almadığım için. sonra sakinleşip, özensizce yıkıyorum hepsini ne de olsa ben kullanıyorum diyerek. yerlere şöyle bir göz gezdirip, yine erteliyorum evi süpürme işini.
tüm odalardaki prizleri kontrol edip, doğalgazı kapatıyorum.
dolaptan muzlu süt kapıp, atıyorum kendimi dışarı!