bu tip insanların, karşısındaki insanı güç duruma düşürecek zayıf bahaneleri vardır.
bunlardan birini açmak istiyorum.
hatta cümle içinde dahi kullanayım kulağımla işittiğimi:
"bana çok karışıyorsun, buna müsade edemem."
ah be güzel...
karışmak. ne kötü anlamışsın. hatta ne kötü anlamışsınız...
insan karıştığıyla bir olur. karışır işte, içine girer, yoğrulur onunla. daha da kıvamı olsun diye karışır insan ötekine. sevmediğine, önemsemediğine ne dokunsun... hem müşterek bir hayatın getirdiği haktır bu. insan biçim değiştirerek sever. biçim değiştirerek sevişir, dudakları yaralanarak... sizi siz yapan her ne olursa olsun, yüreğinize başka bir yüreği almak ona benimle at demektir. gerçekten insan kendini bırakmadıkça, gerçekten olmuyor işte...
öyle işte sayın bayan, sen beni herkes gibi sanıyorsun. o yüzden herkes gibi bırakıp gidebiliyorsun. ve herkes gibi gidip, herkes gibi olabiliyorsun.
mevlana güzel söylüyor yine, fedakarlık yapamayacağın sevgiyi yüreğinde taşıyıp da yük etme kendine.
aylar sonra gelen edip: ne dertlenmişim be arkadaş... al işte, gelip geçti işte. 'gelip geçti.'