"çaya, çorbaya sulu limon" mantığı ile "sanata, siyaset karıştı" nidaları atan pek sanatsever kişilerin, "rutkay aziz'in ilgili açıklamalarını" destekleyen, doğru bulan kişileri "liseli" olarak yaftalaması ve bunu yaparken de üslup olarak "ben de oradaydım" esansını kullanması durumudur.
sanat ile siyaset ne kadar alakalıdır? çok alakalı efendiler, aklınız almaz. misal şuraya "nazi" yazacak olsam piyanist, schinler list, life is beautiful,... ve buna benzer filmler gelecektir pek çoklarımızın aklına. neden peki? çünkü insanlar bu şekilde tanıklık ediyor yaşananlara. he öte yandan pearl harbor gibi filmler ve dünyanın bildiğimiz anlamda yaşanmış tarihini değiştiren bir "hollywood" olduğunu da belirtmemiz gerek sanırım.
devam ediyorum hemen, oscar ödül töreninde çıkıp da devlet başkanının(deyim yerindeyse) anasını siken ve ayakta alkışlanan aktörler, aktristler de cabası. demek ki neymiş, bu gibi yerlerde bu nane yeniliyormuş.
şimdi işin komik olanı nedir biliyor muyuz?
başlıkta bahsi geçen savı ortaya atan kişinin, "topluma yön verilmesi" konusunda "işaret ettiği" diğer emsallerdir. yaşar kemal, nazım, cemil meriç ve ismet özel... bu saydığımız isimler, yazdıklarıyla daha çok gündeme gelmiş ve işleri de yoğunluklu olarak "yazmak" olan kişilerdir. hani sanatsal anlamda "rutkay aziz" ile mukayese edilmeleri çok sağlıklı değildir bir kere. kulvarları çok farklı...
he ama kişi eğer ki cehaletinden habersiz "rutkay aziz de kitap yazsın" diyorsa kişi, orası apayrı bir komedyaya sahne olur.
dolayısıyla benim şu ülkede yaşayan aydınlar arasında özel, ekstradan hayranlık duyduğum bir sabahattin ali vardır ki onun da yaşantısı, öldürülüşü ve söyledikleri ortadadır.
özetlersek şöyle diyebiliriz. şarkıda der ki;
"solda, güneş yükseliyordu;
güneye giderken..."
şimdi burada siyasi bir şey arayıp durdu salaklar ama türkiye'de güney'e seyahat edildiğinde(haritayı karşınıza alınız) seyir yönünüze göre güneş, solunuzdan doğar ve yükselir. şimdi burada tercih kişiye kalmıştır, dilerse "siyasi bir şeyler mi var" diye düşünüp de şarkıyı piç eder, zevk alamaz ve bir bok da anlamaz; yoksa da "olan bu" diyebilir ve gerçeği kabul ederek mutlu olur.
rutkay aziz, konuşmasında siyaset yapmadı bile. veya siyasi bir meseleden bahsetmedi bile aslında... ülkenin, gerçeklerine değindi, gördüğü absürd manzarayı sözlü olarak resmetti.
haliyle bu da bazı götverenlerin, leş yiyicilerinin, katmerli orospu çocuklarının(üzerine alınması gerekenler alınsınlar lütfen) işine gelmedi de "kin" gütmelerine sebep oldu.