önümüzde türkiye gibi bu önermeyi köküne kadar çürüten bir örnek mevcutken ne ölçüde ve nasıl gerçekliğinden bahsedebileceğimizi bilemediğim önermemsi. hep dillendirilir bu da türkiye gibi dini tam manasıyla insanlara maddi manevi sömürü ve ajitasyon malzemesi olarak bir çıkar organizması yapıveren kapalı kapılar ardında kullanılmaya müsait dini kullandıkça kullanan güruhların oluştuğu bir ortamda/ toplulukta suçların azalacağından bahsetmek gülünç olur fazlaca.
artı türkiye'nin dine bağlı bir toplum olmadığını kim düşünüyor? ya da dine mesafeli kitle içinde mi suçlar daha çok işleniyor? yoksa tam tersi dini kullanan insanlar içinde mi görüyoruz dinsel kaynaklı töre cinayetlerini vsyi..?
bu gibi uydurmasyon gerçekle bağdaştırılanlar yıllar yılı kafaları meşgul etti. fakat olgunlaşmış aklı selim bünyede garip bir tat bırakıyor artık. eksik, yetersiz, olmamış...
editimsi: toplumun dine bağlılığından değil de ekonomik yeterliliklerden ve yetersizliklerden bahsedilse en başta insanların eğitim düzeyinin normalleşmesinden bahsedilse aklı selim düşünce yetisinin kazanılmasından bahsedilse belki anlarım. bunlar da mutlak doğru değildir fakat din önermesinden hallicedir, kıyas götürmez.