hastanelerin morg soğukluğunda olan ölüme en yakın yeri.
günde bir iki kere uyandıysan hastalığının o an için iyiye gidiyor olduğuna işarettir.
hemşireler başına elindeki kağıda bakarak yanındaki doktorla konuştuklarında, durumun kötüye gittiğini anlasan bile, sesini çıkarmak istemek aklına bile gelmez. gelse bile çıkaramazsın.
her gün hasta bakıcılar gelir. seni o soğukta, klimalar altında köpürttükleri sularla sağa sola çevirip yıkarlar. içerisi buz gibi soğuk, üzerinde bir çarşafa benzeyen bez vardır sadece. çarşafı ortalayıp, ısınmaya çalışmayı bile beceremezsin. bir de cinsel yerlerini kapatan bir bez. sidik ise sonda yardımıyla bir torbaya akar, bebeklerden bile çaresiz olduğunu o an değil de o anı düşündüğün sonradan anlarsın. çünkü o an bir şey düşünemezsin. sürekli serum bağlıdır. sol orta parmağına nabız ölçme dalga dümeni bağlıdır. ağzından burnundan hortumlar giriyordur. kaldığın 4-5 günün, son 2 gününü hatırlayabilirsin zaten. kısaca böyle bir şeydir yoğun bakım. zordur, kurtulursanız hayat daha kolay gelir. tabi nekahat dönemi sonrasında.