her fırsatta ankara'yı yermeye çalışan, 'ama ankara'da deniz yok yaa, hem boğaz da yok ki, nasıl başkent olur?' gibisinden sorular soran, atatürk'ün neden ankara'yı seçtiğini anlayamamış ya da çok iyi anlamış ama cumhuriyeti sindiremeyen aslen bayburtlu, sivaslı, amasyalı, zonguldaklı, kırşehirli vs. olan insandır. bu insanların çoğu daha ankara'yı görmemişlerdir bile ama kravatlı şehir, gri şehir tarzı yaftalamaları da yapıştırmaktan geri kalmazlar. bunların bütün dertleri istanbul dururken neden ankara'nın başkent olmasıdır? ankara'yı basit bir taşra kenti olarak görürler ama kendi çarpık kentleşmelerine bakmazlar, siktiriboktan trafiklerini görmezler, kapkaçcısından, tinercisine her türlü pisliğe sahip olduklarını sokakta yürürken tedirgin olduklarından bahsetmezler, o 'ankara'da yaşanmaz yaa' diye eleştirdikleri ankara'nın türkiye'nin en yaşanılabilir şehri olduğunu görmezler. götleri lüzümsuz yere kalkıktır. sanki amına koyum bana hepsi boğaz kenarında oturuyor. 20 milyon ipini koparıp gelen insanın yaşadığı şehirle iplerini koparıp gelenler övünürler. bunların çoğu cahil cühela, ergen zihniyetli ya da cumhuriyet düşmanı insanlardır. o yüzden çok da fazla muhattap olmadan, 'he tosunum he, doğru söylüyon sen paşam, haklısın yav tabiki sen de haklısın.' tarzı 'seni siklemiyom arkadaş anla işte zorla söylettirme!' anlamı taşıyan cümlelerle geçiştirin.
ankara'nın başkent olmasını hazmedemeyen insanlara örnek verecek olarak, iktidar partimizin lideri ve onun yandaşları en büyük örnektir. onun içindir ki istanbul'u finansın merkezi yapmak ayağı altında bütün bankaların genel merkezlerinin istanbul'a taşınması. ankara'nın içini boşaltmak ve milli iradeyi zayıflatmak.
(bkz: türkiye nin başkenti istanbul değil)
