seni arkadaş olarak görüyorum un ilk duyulduğu an

entry13 galeri
    10.
  1. herkesin çok farklı tepkiler verebileceği andır. kimisi eve gittiğinde odasına kapanır ve ağlar, kimisi gururuna yediremez ve kendini, üzülmediğine ikna etmeye çalışır, kimisi hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eder, kimisi de arkadaşlarına veya ailesine patlar ve hırsını onlardan çıkarır.

    2,5 senedir onunla aynı okulda okuyorduk. zaman zaman aynı servise biniyorduk zaman zaman da aynı otobüse. bazen de ortak arkadaşlarımız vasıtasıyla aynı ortamda bulunduğumuz olmuştu. ama hem o çok çekingendi hem de ben. kalabalık bir ortama girdiğimiz zaman konuşmaktan çekiniyorduk ikimiz de. aslında birçok kez ilk adımı atıp konuşmayı başlatma fırsatını bulmuştum ama bir türlü cesaret edememiştim nedense. bu şekilde 2,5 sene geçirdik. tam 2,5 sene boyunca onunla tanışma fırsatını kolladım ama elime geçen bütün fırsatları da cömertçe harcadım. her seferinde, "bir dahaki sefere kesin konuşacağım" diyordum kendi kendime. ama zaman daralıyordu benim için. zira yakın bir zamanda mezun olacaktık ve onu bir daha görme gibi bir fırsatım olmayacaktı.

    sonra, hiç unutmam 7 nisan 2011'de eminönü'ne gitmiştim. işimi halletmiş ve otobüsle eve dönüyordum. telefonuma bir mesaj geldi. hoşlandığım kızın en yakın arkadaşı mesaj atmıştı. ben de onunla tanışıyordum ve iyi bir samimiyetimiz vardı. okuldaki bir ders için yardım etmemi istiyordu. ancak kendisi şehir dışında olduğu için arkadaşlarından biriyle irtibata geçmemi rica etti. bu da benim yıllardır beklediğim fırsattı ve zevkle yapacağımı söyledim. eve gittiğim zaman facebook'tan hoşlandığım kıza bir mesaj attım ve yapacağımız ödevle ilgili bilgi verdim. hemen cevap alacağımı bekliyordum. dakikalar geçmesine rağmen cevap gelmemişti. daha sonra yaklaşık 2 saat geçtiğinde umudum iyice tükenmişti. bir anda dünyanın en mutsuz insanı oluvermiştim. bilgisayarı kapatıp televizyon başında uyuklamaya başlamıştım. bir süre uyumama rağmen içim içimi yiyiyordu. bir kez daha bilgisayarı açtım ve heyecanla facebook hesabıma girdim. bu sefer mesaj gelmişti. okumadan önce derin bir nefes aldım ve gelen mesajın başka birinden olabileceği ihtimalini de düşünerek o mesajı açtım. ama mesaj ondan gelmişti. çok detaylı bir şekilde bilgi verdiğim için bana teşekkür ediyordu. sonunda başarmıştım ve sanal alemden de olsa onunla konuşmayı başarmıştım. o andan itibaren her şeyin daha kolay olacağını düşünmüştüm. ama aslında daha hiçbir şey başlamamıştı. birkaç gün boyunca facebook üzerinden mesajlaştık. daha sonra okula gittiğim zaman onunla yüz yüze konuşmam gerekiyordu. bu durum, normal bir insan için hiç de zor bir şey değildi. ama benim için dünyanın en zor şeylerinden biriydi. zira insanlarla iletişim kurmada problemlerim vardı. her zaman ilk adımı karşı taraftan bekliyordum.

    derse girdiğim zaman onun yanına gidip konuşmaya cesaret edemedim. oysa kendime güvenip yanına gidebilseydim belki de çok şey daha farklı olacaktı. verdiğim ilk izlenim çok önemliydi ama ben daha onun yanına gitmeye çekiniyordum. sonra ders çıkışında bir şekilde yine yan yana gelmiştik ama ben ona bakmaya cesaret edemiyordum. ağzımdan çıkacak olan sesten utanıyordum sanki. sonra o kafasını bana doğru çevirdi ve gayet rahat bir şekilde "aa tearsofcold naber?" dedi. o gülüşü ve ağzından çıkan ilk kelimeleri unutmam imkansız. bir taraftan onunla sonunda konuşmanın mutluluğunu yaşarken diğer taraftan da yine ilk adımı atamamanın kahrını çekiyordum. bir insanın tanıdığı birinin yanına yaklaşıp "merhaba, nasılsın?" demesinde ne gibi bir gariplik olabilirdi ki? bunu daha sonra öğrenecektim. onun ilk sözlerinden sonra neler konuştuğumuzu hiç hatırlamıyorum. tek hatırladığım, konuşurken sesimin çatallaştığı. o andan itibaren kendimi ona adayacaktım. amacım haziran'a kadar ona olan hislerimi açıklamaktı. o yüzden sürekli bir arada olmamız ve samimiyeti geliştirmemiz gerekiyordu. bunun için hayatımı ona göre programladım adeta. artık aynı otobüse binmiyorduk ama yolumu uzatmanın hiç sakıncası yoktu. yolculuğumun küçük bir kısmını onunla geçirmek için 2 saat daha yolda kalmayı göze alabilirdim. bazen okuldaki işim bitmesine rağmen sadece onunla karşılaşabilmek için kantinde boş boş takıldım. bazen sadece onunla konuşabilmek için bahaneler uydurup mesajlar attım. sabah uyandığımda aklıma ilk gelen şey oydu. hayatta yapmam dediğim birçok şeyi yaptım. her şeyi toz pembe görüyordum. benim için büyük bir adım olmasına rağmen cesaretimi toplayıp onu dışarı bir şeyler içmeye davet ettim. sağolsun o da kabul etti ve geldi. sadece onunla buluşabilmek için evime 2-3 saat uzaklıkta olan istinye park'a gittim. bir kahve içtikten sonra biraz dolaştık ve "benim konsere gitmem lazım, eve gitsem ayıp olur mu?" dedi. ben de kibarlık yapacağım diye benim için sorun olmadığını söyledim. yaklaşık 2,5 saatlik yolu, onu sadece 20 dakika görebilmek için gitmiştim. bir de bu yolun geri dönüşü vardı. ama o anda, harcadığım 5 saate değdiğini düşünüyordum.

    bir süre daha okulda karşılaşmalarımız devam etmişti. artık okulumun tatile girmesine çok kısa bir süre kalmıştı. 8 haziran 2011'de son sınavıma girip yaz tatiline başlayacaktım. benim amacım da o gece hoşlandığım kıza olan hislerimi açıklamaktı. ancak 6 haziran 2011'de babaannem vefat etti. bütün evde bir yas havası vardı. ben de bu moralle son sınavıma girdim. her ne kadar sınavda olsam da aklımın bir köşesinde vefat eden babaannem, diğer köşesinde de o vardı. sınavdan çıktıktan sonra içinde bulunduğum hisler tarif edilemez. eve gittiğimde hâlâ herkesin suratı asıktı. kuşkusuz ben de çok üzgündüm ama çıkma teklifini etmenin tam zamanı olduğunu düşündüm. * onunla böyle bir konuyu yüz yüze konuşamazdım. normal bir konuyu konuşurken çatallaşan sesim muhtemelen bu sefer hiç çıkmayacaktı. suratım ise renkten renge girecekti. o yüzden onunla tanıştığım zaman uyguladığım taktiği uygulayarak facebook'tan mesaj attım ve ona karşı hissettiğim her şeyi lafı eveleyip gevelemeden yazdım. lafı eveleyip gevelemesem de çok uzun bir yazı olmuştu. aslında çok daha uzununu da yazabilirdim ama onu düşünerek mümkün olduğunca kısa kestim. inanılmaz heyecanlı bir şekilde mesajmı yazdım ve gönder butonuna basarken hiç tereddüt etmedim. çünkü ona karşı olan hislerimden çok emindim.

    mesajımı gönderdikten sonra rahatlayacağımı sanıyordum ama asıl heyecan o zaman başlıyordu. mesajı attığım zaman saatler 03:00'ı gösteriyordu. her ne kadar uyumaya çalışsam da kalbimin atışından dolayı bütün gece gözüme uyku girmemişti. her mesajıma anında cevap veren kız saatler geçmesine rağmen cevap vermiyordu. biliyordum ki sabahın köründe uyanıyordu. o yüzden cevap vermesi gerekiyordu. yine umudumu yitirmeye başlamıştım. bu sefer saatler 16:30'u gösteriyordu. ben, tekirdağ'dan gelen dedemle birlikte balkonda nescafe içiyordum. yine dayanamayıp bilgisayara koştum ve bu sefer mesajın geldiğini gördüm. bu kadar uzun süre cevap vermediğine göre uzun bir şeyler yazdığını düşünmüştüm. ama sadece 6 satırlık bir yazı yazmayı layık görmüştü bana. ben ise paragraflarca bir yazı yazmıştım. mesajda, beni arkadaş olarak gördüğünden bahsediyordu. hissettiklerimden dolayı da bana nedense teşekkür ediyordu. verdiği cevaptan dolayı da arkadaşlığımızın bozulmamasını rica ediyordu. ilk aşamada gayet sakin bir şekilde önce facebook'u sonra da bilgisayarı kapattım. balkona gidip hayatımın en anlamlı nescafe'sini içtim. dedem, bende olan değişikliği farketmişti. zaten asık olan suratım daha da asılmıştı. "neyin var tearsofcold?" dedi. moralimin bozuk olduğu zamanlarda söylediğim gibi "yok bir şey" dedim. hayatımda ağzıma sigara sürmemiştim. o anda yanımda olan kişi bana sigara ikram etseydi hiç tereddüt etmeden alıp yakardım. yaklaşık 1 hafta boyunca kafamda sorularla dolaştım ve bunlara cevap aradım. ben, onun için kimsenin yapmayacağı fedakârlıklar yapmıştım. hayatımda başka kimse için yapmam dediğim şeyleri yapmıştım. o ise kısacık bir mesaj ile beni arkadaş olarak gördüğünü söylemişti. sanki benim arkadaşa ihtiyacım vardı. belki birçok kişiye göre az arkadaşım vardır ama bu kadar arkadaş bile bana fazlaydı. neyse ki aklımdaki soruları cevaplama faslı sona erdiğinde kaybedenin o olacağına kanaat getirdim ve hayatıma devam ettim. tam 4 ay boyunca onun yüzünü görmedim. sonra okulda gördüğüm zaman birçok arkadaşıma davrandığım gibi davrandım. soğuk ve mesafeli. madem o beni arkadaşı gibi görüyordu ben de ona, arkadaşlarıma davrandığım gibi davranacaktım.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük