Filmin yönetmeni 1964 Kıbrıs doğumlu olan Derviş Zaimdir. Yönetmen bu filmden başka Tabutta Röveşata, Filler ve Çimen gibi filmlerin de yönetmenliğini yapmıştır. Film 2005 yılında çekilmiş, 2006 yılında gösterime girmiş. Film Macar Türk ortak yapımıdır. Ayrıca Antalya film festivaline de katılmıştır. Filmde serhat tutumlular, Ahmet mümtaz Taylan, Melisa Sözen, Nihat ileri, Mesut Akusta gibi oyuncular rol almıştır. Yönetmen bu filmin hem senaryosunu yazmış hem yönetmiş hem de küçük bir rolde oynamıştır. Filmde geleneksel Türk Sanatının bir ürünü olan minyatür sanatına yer verilmiştir. Film Osmanlı devletinde ve on yedinci yüz yılda geçmiştir.
Filmin konusu kısaca şöyledir. Aslen bir devşirme olan Eflatun imparatorluğun başkenti olan istanbulda yaşamaktadır ve minyatür ustasıdır. Sırasıyla eşini ve çocuğunu kaybeden Eflatun eşinin ve çocuğunun portrelerini çizer. Batılı tarzda çizilen bu portreler islam dini tarafından yasaklanmıştır. Hem günah işlemenin hem de ustalarının kendisine öğrettiklerinin dışına çıkmanın vicdan azabını çeken eflatun bir gün saraya vezirin yanına çağrılır.
Vezir kendisine Osmanlı Devletine karşı ayaklanmış olan sözde şehzade Danyalın portresini çizme görevini verir. Bu görevi kabul etmek istemeyen Eflatun çırağının rehin alınmasıyla tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Taht kavgalarının arasında bir yandan hayatta kalma mücadelesi veren Eflatun bir yandan da aşık olacağı köle kızla tanışacağı sürprizlerle dolu yolculuğu sonunda istanbula döner. Ve hür bıraktığı Leyla ile evlenir.
Filmi teknik anlamda eleştirebilecek donanıma sahip değilim ancak film de sahneler arası geçişler oldukça başarılı gözüküyor. Minyatür sanatına pek çok yerde vurgu yapılıyor. Filmde rüya ayna ve yansıma olgularına da vurgu yapılıyor. Filmin genelinde günümüz Türkçesi kullanılmış. Bu durum zannediyorum izleyicinin daha iyi anlaması için yapılmış ancak bazı kısımlarda eski Türkçenin kullanılması kulak tırmalıyor. Örneğin vezir vazifeyi tebliğ ederken memur ve mecbursun diyor.
Film yaşandığı dönemin şartlarını bize oldukça iyi bir şekilde yansıtmış. Oyuncuların kostümleri, yol bulmak için kullanılan haritalar, kervansaraylar ve sözde şehzade Danyalı en yakının da ki adamların mansıp karşılığında satmış olması tarihe uygun gözüküyor.
Ayrıca o dönemde yol güvenliği nasıldı, insanlar günümüz de ki gibi rahatça seyahat edebiliyorlar mıydı sorularına tatmin edici cevaplar veriliyor. Ayrıca yakılıp yıkılmış olan kervansarayın içinde Eflatun ile karşılaşan köylünün şehzade Danyal gelecekmiş ve artık ekinler ekilecekmiş kıtlık bitecekmiş demesi o dönem de isyanlar ve savaşlar nedeniyle halkın ne kadar zor durum da olduğunu gösteriyor.
Film ile alakalı yapılan eleştirilerden birisi Kapadokya bölgesinde vezirin adamlarının uğradığı saldırı sırasında taşıdıkları uzun namlulu çakmaklı tüfeklerin dipçik, kabza, namlu yapısı ve taşıma kayışına bakıldığında 19.Yüzyılda yapılmış modeller oldukları anlaşılıyor. Oysa film 17.Yüzyılda geçmektedir.
Son olarak değerlendirecek olursak film hüzünlü başlayıp, aksiyonlu devam ediyor ve mutlu sonla bitiyor. izlemeyenler için izlemeye değer bir film olduğunu söyleyebilirim.