--spoiler--
güzel adetleri olan bir padişah vardı..bir gün hizmetçilerinden birine bir meyve verdi.hizmetçi sanki bundan önce daha lezzetli bir meyve yememiş gibi iştahlı bir şekilde meyveyi yemeye başladı.hizmetçi o meyveyi o kadar güzel yiyordu ki , padişah da ona imrenerek o meyveden yemek istedi.hizmetçiye :
" ey hizmetçi ! sen bu meyveyi çok iştahlı yiyorsun..bende özendim...yarısını da bana verde ben de yiyeyim" dedi..hizmetçi meyveyi padişaha verdi.padişah meyveyi tadınca meyvenin çürümüş ve acı olduğunu farketti, kaşlarını çatarak dedi ki ;
"ey hizmetçi , kim böyle yapabilir ? senin bu acı meyveyi yediğin gibi kim yiyebilir ? "
hizmetçi dedi ki ;
"ey padişahım ! senin elinden yüzbinlerde hediye aldım.verdiğin bu acı meyveye gelince onu acı diye vermeyi ar sayarım.sen bana bu kadar nimet vermişken ben nasıl olurda verdiğin bir tek acı meyveden incinebilirim ?
ey bu yola ayak basan kimse ! eğer padişahın kendi eliyle verdiği taş ile inci arasında fark gözetiyorsan sen bu yolun eri değilsin..bu yolda zahmet vardır.aşk senin meydanın değildir..var git yoluna...!
--spoiler--