gitgide sorumluluktan kaçınan bi zamanda yaşıyoruz.. herkesin tek derdi kendini sağlama almak.. ne politikaya bulaşan var , ne sigortasız çalışan , hastaya malpractice yüzünden dokunmayan doktorlar devrindeyiz yani..
bu devirde söz vermek büyük mesele.. ya tırt bi adamsındır ve büyük büyük sözler verirsin.. yaparız abi hallederiz abi seni hiç bırakmıcam aşkım iyileşiceksiniz sayın hasta vs. gibi ya da söz vermiceksin.. olay bu kadar net..
söz vermekten çekinen adamlar sorumluluktan kaçarlar gibi dururlar ama aslında bu adamlar bilakis sorumluluk bilinci olan ve yapamacağını bildiği işe kalkışmayan adamlardır..
ben bugün düşündüm hayatım boyunca günlük meşgaleler hariç kimseye söz vermedim.. bu insanların birbirine dokunarak ama temas etmeden yaşadığı 2000li yılları en çok eleştiren adam olarak ben de kimseye söz vermemişim..
vay anasını.. insan hep kırılmış alınmış darbeler yemiş rolünü oynuyo hayatta.. böle bazen kendini çok güçlü hissettiği anlarda ancak kendiyle yüzleşiyo..
bana mesela ben hayatım boyunca çok sevmiş hiç sevilmemiş , çok çalışmış ama sıanvı geçememiş , en iyi yerlerde olmayı haketmiş ama ortalamada kalmış gibi gelirdi.. hep böyle bi pasiflik durumu söz konusu yani hep bi gizli özne var bana karşı olan , adı da büyük ihtimalle kader..
sora bugün bi düşündüm fakat gerçekten düşündüm , karşımda benden söz bekleyen adamlar bağlılık bekleyen insanlar varken bi an düşündüm , lan dedim sen ömrün boyunca söz verdin mi bişiler için teminat verdin mi de sürekli karşıdan talep ediyosun..
bana şimdi kimse söz vermemişse bugüne kadar , çünkü ben de vermediğim için..
gerçekleri görmek lazım.. kendileri size karşıyken bile.