mevcut dinlerin son kullanma tarihi

entry4 galeri
    1.
  1. günümüzde dolmuş olan, hatta uzun süredir "dolu" gezen tarihtir. "son kullanma tarihi geçmiş" dinleri kullanmamıza neden olmaktadır.

    şöyle ki;

    ilk dinler, çok üstünkörü oluşmuş, çarçabuk peydahlanmış dinlerdi. volkana tapanlar, yağmura tapanlar, şimşeğe tapanlar, öküze tapanlar. volkanın yanında yaşayanların, en korktuğu şey doğal olarak o heybetli dağdı. tek bir hareketiyle bütün hayatı kontrol edebiliyor, ölüm saçabiliyordu. korkunun yarattığı saygı, en ilkel dinlerden birinin çarçabuk doğuşuna neden oldu. yağmur, bereketiyle tanrı oldu insanlara. şimşek, güzelliği ve heybetiyle...

    daha sonraları daha sistematik bir hal almaya başladı dinler. taştan anıtlar, heykelcikler inşa edilmeye başlandı. bu insanın tanrıyı, cisimleştirme; "kendine benzer" bir tanrı yaratma arayışının sonucuydu. volkanlar, yağmurlar, şimşekler; bir "bilinç" çağrıştırmıyordu artık insanlara. onlar daha "yüce" bir bilinç arayışına girmişti. bazen de sentezlediler. bilinci, doğanın güçleriyle (eski tanrılarıyla) harmanladılar. zeus oldu örneğin, şimşekle özdeş tanrı. anlam veremedikleri, içinden çıkamadıkları, kafalarında canlandıramadıkları her büyük olgu, bir tanrı oluverdi.

    toplumsal yaşam geliştikçe daha çok "siyasileşti" din denen olgu. büyük devletler ortaya çıktıkça, büyük sınırlar içindeki toplulukları birarada tutmak için; bir çimento vazifesi farkedildi dinin. bu tanrı-kralları yarattı. bu büyük ülkelerdeki krallar ya direkt bağlı olunan din adına doğa üstü bir misyon üstlendi; ya da direkt olarak tanrı oldu (firavunlar).

    böylece insanın doğadan duyduğu korku ile; siyasal erklerin "iktidar araçları" harmanlandı. bu "profesyonel" müdahale dinlerin giderek daha "sistematik" hale gelmesini sağladı. bir yandan da insanoğlunun önlenemez yükselişi ve merak duygusu; dinleri daha "ilahi" ve "akıl-üstü" olmaya itti. böylece günümüzün "tek tanrılı dinleri" ortaya çıktı. bu dinler; o tarihlerdeki en ileri medeniyetlerin bulunduğu bölge olan ortadoğu'da, üzerine kurulduğu medeniyetlerin ve birbirlerinin izlerini taşıyarak hızla, o güne değin görülmemiş şekilde "sistematikleşerek" birbiri ardına ortaya çıktılar. bir kitapları, kendilerine göre yaşamın bir çok alanına müdahale eden yazılı ve sözel hukuklarını da yanlarına aldılar. sadece bir manevi arayışa veya öte dünya huzuruna yönelik değildi niyetleri. bu dünya için bir sistem; bu dünyayı şekillendirecek bir içerik barındırıyorlardı.

    volkan patlamasından korkup, dağa tapan kabilelerden; dünyayı baştan aşağı şekillendiren bir işleve büründü dinler. tarihinin altın çağını yaşadılar. öyle ki; artık devletler "din" eksenli kurulur ve yönetilir oldu. krallar güçlerini "tanrı adına" kullanıyorlar, hükmettikleri coğrafyayı "din temelli" birarada tutuyorlar ve hatta güçlerinin bir miktarını dinin öne çıkan klikleriyle de paylaşıyorlardı. bütün dünya artık "dinin kurallarına" göre yönetiliyordu.

    dinler altın dönemini ortaçağ'da yaşıyordu. ancak, bu çağın bitimiyle; tek tanrılı dinler de işlevlerini yavaş yavaş kaybetmeye başladı. önce krallar, otoritelerini din adamlarıyla paylaşmaktan vazgeçti. sonra toplumsal hayatı "dini kuralların şekillendirmesi" ilkesi rafa kalktı. son olarak da toplumları birarada tutan "çimento" özelliğini yitirdi dinler. günümüzde halen ara sıra başvurulsa da genel hatlarıyla toplumsal bir "dekor", bir "şekil" olarak kaldı dinler. sanki bir kaç yüz yıl önce altın çağlarını yaşamış ve dünyada en geniş coğrafyalara egemen olan dinler değilmiş gibi bir köşeye atıldılar. işlevsizleştiler.

    şurası net. tek tanrılı dinler; toplumsal yaşamı belirleme gücünden de, hükmedilen coğrafyadaki "çimento" olma özelliğinden de yoksun kalmış durumda. bu halde; onlardan önceki dinlerin kaderini paylaşıp yokolmamalarının tek nedeni "alternatifsiz" olmaları. insan, doğal olarak "doğaüstü" güçlere inanma eğiliminde. kendini zayıf görüyor ve çözemeyeceği sorunlarda "yardım isteyecek" bir mekanizma olmadan yaşamaya pek istekli değil. bu yüzden mevcut dinler, solunum cihazıyla da olsa varlığını sürdürüyor. ancak; toplumun yeni düzenine, yeni ihtiyaçlara uygun dinlerin ortaya çıkması da an meselesi gibi. örneğin "uzaylılara tapmak" iyi adaylardan biri olabilir. konjektüre de uygun. ancak elbette, pratikte hangi dinlerin ortaya çıkıp, hangilerinin başarılı olabileceği çok sürprize açık bir konu. biraz daha beklemek gerekecek.
    0 ...